Zaten Ben Bu Evde Fazlalığım
Bıktım usandım senin dağınıklığını toplamaktan!”, “Yeter artık, isteklerin hiç bitmiyor!”, “Sabaha kadar uyutmadın yine!” Bu serzenişleri bir yerlerden hatırlıyor musunuz? Çocuklarımızı büyütürken onlardan şikayet ettiğimizi ya da yaptığımız işleri mütemadiyen dile getirerek onları rencide ettiğimizi fark edebiliyor muyuz?
Anne ve babalar, çocuklarını eleştirirken ya da kendi hallerinden şikayet ederken onların iç dünyalarını pek hesaba katmazlar. Tek yönlü bir şikayet dili oluştururlar ve böylece onları disipline etmek yerine sindirmeye yönelik davranışlarda bulunurlar. “İşe yaramaz”, “Haylaz”, “Senden bir şey olmaz” derken çocuklarının duygu dünyasına nasıl bir zarar verdiklerini fark etmezler bile. Bu durum, çocuğa ailesinin omuzlarında bir “yük” olduğunu hissettirecek kadar ileri gidebilir. Belki de bu küçük ve önemsiz gözüken kelimeler, çocuğunuzun hayatı boyunca aşmakta zorlandığı birer problem olarak kendini yetersiz görmesine neden olacaktır. Çünkü tüm bu serzenişler, çocuğunuza; evin içinde sorumlulukların paylaşılmasına yardımcı olmadığı ya da kendi yaşının gerektirdiği sorumlulukları (ödevlerini yapmak, odasını toplamak, tasarruflu olmak vb.) yerine getirmediği için değil de onu sevmediğiniz için ifade edildiği mesajını vermektedir. Hal böyle olunca evladınızın, “Annem hep şikayet ediyor, babam hep başıma kakıyor”, “Zaten ben bu evde fazlalığım” gibi düşüncelere kapılması da çok uzak bir ihtimal olmayacaktır.
Her zaman anlayışlı ve dikkatli olamayız tabii ama genel olarak kelimelerimizi seçerken çocukları rencide etmeden, onların dünyalarını küçümsemeden görevlerini hatırlatırsak, birtakım sorumlulukların gerekliliğini izah edersek bu yıkıcı durumun önüne geçebiliriz. Şikayet dilini iletişim diline çevirdiğimizde; yani karşılıklı birbirimizi anlamaya yönelik adımlar attığımızda, çocuğumuzun da rahatlıkla empati kurabileceğini görürüz. Zamanla evlatlarımız “Annem babam bizim için çok çalışıyor, bunları beni sevdikleri için söylüyorlar” diye düşünecek, meseleye sevgimizden şüpheye düşmeden bakabilecek ve isteklerimizi haklı bulacaklardır.
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi, Sayı:160