İman Nedir?
İman, Hz. Peygamber’e Allah katından tebliğ buyrulan işlerin ve konuların hepsini kesin olarak tasdik etmektir. Buna göre tasdik eden kimseye mümin, tasdik edilen şeye de “mü’menün bih” (kendisine iman edilen) denir.
Mesela, biz Cenâb-ı Hakk’ın birliğini, ahiret âlemini, Peygamberimiz’in hâtemü’l-enbiya (nebîlerin sonuncusu) olduğunu kesin bir şekilde bilip tasdik ederiz. Buna göre bizler ‘elhamdülillâh müminiz. Bu tasdik ettiğimiz hakikatler de birer “mü’menün bih”tir (kendisine iman edilen).
İmanda eksilme ve artma olur mu?
İmanda kesinlik gerektiği için artma ve eksilme olmaz. Fakat iman, icmâlî iman ve tafsîlî iman şeklinde kısımlara ayrılır. İcmâlî iman artma ve eksilmeyi kabul etmezken tafsîlî iman kabul eder.
Mesela, bir gayri müslim İslâmiyet’in hak bir din olduğunu bilip kabul edince icmâlî iman ile mümin olmuştur. Sonra Müslümanlık’taki namaz, oruç gibi vazifelerin farz olduklarını bilip bunlardan her birine de iman edince tafsîlî iman ile mümin olur. İşte bu farzları anladıkça imanı artmış sayılır.
Bazılarına göre iman, artma ve eksilme kabul eder. Çünkü bu bir tasdiktir. Tasdik ise nefsî bir durum olduğundan kuvvet ve zayıflık itibariyle farklıdır. Şüphe yok ki büyük nebîler ile ümmetin her birinin imanının kuvvet ve nuraniyeti aynı değildir.
Bununla birlikte iman, tasdik ile amellerin toplamından ibaret sayılırsa bunun artıp eksilmesi açıkça ortaya çıkar.
İman ile İslâm arasındaki fark nedir?
İman ile İslâm, sözlük anlamı bakımından birbirinden ayrılır, fakat şer‘î hüküm itibariyle birliktedirler. İman, sözlükte “inanmak ve bir şeyi tasdik etmek” manasına gelmektedir. İslâm ise sözlükte, “ihlâs, boyun eğme, itaat” anlamına gelmektedir. Şeriat lisanında ise Peygamber Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] tebliğ ettiği her şeyi açıktan ve gizliden kabul etmek ve güzel görmek ile Hak Teâlâ’ya itaat etmek ve teslim olmaktır.
İslâm tabiri, imanın alameti ve semeresi (meyvesi) olan namaz, oruç, hac ve zekât gibi salih amellerle ilgilidir.
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Sorulu Cevaplı Dinî Bilgiler - Ömer Nasuhi Bilmen