Eşim Çok Alıngan
SORU:
Altı yıllık evliyiz, iki çocuğumuz var. Genel olarak büyük sorunlarımız yok fakat eşim çok alıngan biri. Böyle olunca da ufak tefek şeyler derken hep bir küskünlükle geçiyor zamanımız. Ona karşı incitici de davranmıyorum ama eşim pek çok şeyi farklı anlıyor gibi. Bana göre normal olan şeyler onu kırıyor. Sorun eşimde mi bende mi anlamadım. Eşimin alınganlığına karşı ne yapacağımı bilemiyorum.
Bana ne tavsiye edersiniz?
Mehmet…
CEVAP:
Alınganlık her şeyden önce göreceli bir kavramdır. Zaman zaman hepimizin hassas olduğu, gereğinden fazla tepki verdiği durumlar olabilir. Bazen bu hassas durumlar ilişkilerde öyle sık yaşanır ki, kişi ister istemez karşısındakinin alınganlığını değişmeyecek bir özellik olarak görebilir. Oysa en “alıngan” dediğimiz yakınımızın bile az ya da normal tepki verdiği durumlar, zamanlar, insanlar vardır. Öyleyse her zaman olduğu gibi aşırı hassasiyetin nedenlerini ve tetikleyici etkenleri anlamaya çalışmalı, aynı zamanda aşırı hassas bir kişiyle huzurlu yaşamanın yöntemlerini keşfetmeliyiz.
İnsan neden alıngan olur? Eğer kelimenin köküne inersek, yani alıngan insanların ne “al-dığına” bakarsak, onların deneyimledikleri olaylarda olumlu kısımları bırakıp olumsuz kısımları algıladıklarını görürüz. Bu, genelde bilinçli yapılan bir tercih değildir; çoğunlukla da geçmişten gelen zedelenmiş bir özsaygının ve güvenlik duygusunun belirtileridir. Ne kadar kırılgan olduklarına dair onları suçlarsanız işler sadece daha kötüye gidebilir. Çoğunlukla, onun suçlamaları karşısında kendinizi savunmanız da işe yaramaz ve sizi bazen özürler bile kurtaramaz; çünkü iş işten geçmiştir. Sonra da başı sonu belli olmayan küslüklere düşersiniz.
İlişkinizde haksız yere alınganlıklara kurban gittiğinizi düşünüyorsanız, ilk yapacağınız iş sınır koymaktır. Bu, kaçınmaktan farklı olarak çözümlere ve iletişime açık olmak, ancak size zarar verdiğini ve çözümü bloke ettiğini düşündüğünüz davranışları, örneğin hakaretleri muhatap almamaktır. Kısaca eşinize, “Çözüm bulmak istiyorsan ben varım” mesajını vereceksiniz.
İkinci olarak mantık dışı ve abartılı suçlamalara, tavırlara ve tepkilere bile maruz kalsanız mantığınızı ve soğukkanlılığınızı elden bırakmamalısınız. Çünkü siz de karşılık verme tutumuna girişirseniz, o döngüden birlikte çıkmanız epeyce zorlu olacaktır.
Aynı zamanda bu döngüdeki yerinizi fark etmeye çalışabilirsiniz ve eşinizle birlikte bu soruna “Biz bu işi nasıl çözeriz?” diyerek çözüm arayabilirsiniz. Hangi davranışınız, eşinizde hangi duyguyu tetikliyor? Eğer onun bir yarasına tuz basıyorsanız, tuz yerine merhem olmayı nasıl becerirsiniz? Genelde ilişkilerde herkes diğer tarafın hatası, eksikliği giderilirse ilişkinin düzeleceğini zanneder. Oysa aile dinamiği herkesin birlikte çalıştırdığı bir araba gibidir ve düzgün çalışması için herkesin emek vermesi gerekir. O yüzden karşıdakini suçlamadan “ben diliyle” konuşmak, duyguları ve sevgiyi ifade etmek, bir eleştiri yapmadan önce ve sonra muhatabı iyi ve değerli hissettiren ifadeler kullanmak gibi yöntemleri birlikte kullanmayı öğrenebilirsiniz. Bu konuda bir kitabı birlikte alıp okumak bile ufkunuzu ve iletişim yöntemlerinizi geliştirecektir.
“Eşim zaten alıngan, yapacak bir şey yok” diye düşünmemelisiniz. Bir dedektif gibi hassasiyete neden olacak duyguyu, örneğin değersizliği, suçluluğu ya da yetersizliği bulmalı; bu duygulara aile dinamiğinde nelerin iyi geleceğine, nasıl katkı sağlayabileceğinize kafa yormalısınız. Halis bir niyetle yola çıktığımızda Rabbimizin yardımı da inşallah bizimle olacaktır. Niyetimizi huzurlu bir aile için kurup O’nun yardımını talep etmemiz, karmaşık görünen bu süreci gözümüze de gönlümüze de kolaylaştıracaktır.
Psikolog Cemile Akdağ Çebi
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi - Sayı:171 s.32