Bir sandık neler saklar içinde? Neleri yüklenir de durur köşelerde ya da gider uzak köşelere? Bir gizemdir çözülmeyi bekler, bir hayaldir yaşanmayı bekler. Sandık içre nice sandık vardır şimdi.
Genellikle tahtadan yapılan, içine çeşitli eşyaların konulduğu kapaklı büyük kutu ya da mahfazadır sandıklar. Sandık kelimesi dilimize Arapçadan gelmiş, Ruslara da bizden geçmiştir. Kaşgarlı Mahmut’un eseri Divanü Lügat’it Türk’te “kiz” kelimesi hem sandık hem de giz yani gizemli olan anlamında kullanılmıştır; zira sandık içinde bir gizem taşır, yani bir kutudan çok daha ötesidir. Bazı sandıkların da içinde değerli eşyaların korunduğu çekmeceleri vardır. Bu çekmeceler; Kur’an çekmeceleri, Sakal-ı Şerif çekmeceleri, mücevher çekmeceleri, para çekmeceleri, çamaşır çekmeceleri, yazı çekmeceleri olabilir. Sandıklar da muhafaza ettiği eşyaların isimleriyle çeyiz sandıkları, yardım sandıkları, mücevher sandıkları, evrak sandıkları vb. şekilde isimlendirilmektedir. Kimi zaman da sandıklar kitap ve değerli eşyaları korumak için kullanılan bir dolap vazifesi görmüştür. Ortaçağlarda uzak ülkelere yolculuk yapan tüccarların yol çantası olur. Evin içinde de bazen masa, sandalye olur, hatta üstü örtülerek yatak vazifesi bile görür.
Sandıklar, dünden bugüne pek çok kültürde halkın günlük yaşantısında önemli bir yere sahip olurken, rolüne bir kutu ve mahfaza olmanın çok ötesinde bir anlam yüklenmiştir. Bir taraftan geçmişin hatıralarını muhafaza ederken bir yandan geleceğe hazırlık vazifesini de taşır. Bir yönüyle geçmişe bakar ki bir yaşlının hafızasını ya da ebedi hayata hazırlıkta ölümlük eşyalarını barındırır, gencin hayatında ise çeyiz sandığı olarak geleceğe ve dünya evine bir hazırlıktır. İçine konulan her eşya da eşya olmanın çok ötesinde, emek emek ömürdür. Aynı zamanda sandık, dini ve milli değerleri de koruyan bir küçük dünyadır.
Talebe Sandıkları
Sandık, kimi zaman bir talebe sandığıdır. Tatarlarda ve uzak topraklardaki büyük medreselerde eğitim görmeye giden bir talebenin yol arkadaşı, sırdaşı olur. Bir hokka, bir kalem mi taşır, bir annenin özenle hazırladığı çamaşırları mı, köşe bucak saklanan hatıraları mı? Mezun olduktan sonra da bozkırlarda eğitim vermeye giderken yine o sandık yoldaşı olur genç muallimin. Bozkırdan bozkıra ilim taşır, hatıra taşır.
Hattat Sandıkları
Kimi zaman bir hattat sandığıdır. Hattatların kamış kalem, kağıt, hokka, makta, kalemtıraş, kağıt makası gibi kullandıkları çeşitli araç gereçlerini muhafaza eder ve derli toplu saklanmasını sağlar. Bu sandıklar ceviz, meşe, gül ağacı, abanoz gibi sert ağaçlardan, dikdörtgen şeklinde yapılır. İç kısımları da ekseriyetle kadife, atlas ve çuha kumaşla kaplanır. Hattat sandıklarının hattatlarca yazı masası olarak kullanıldıkları da bilinmektedir.
Çeyiz Sandıkları
Dünyada pek çok kültürde bulunan çeyiz kültürü, Anadolu topraklarına da Orta Asya’dan gelmiş yüzlerce yıllık bir gelenektir. Çeyiz, genç kızların evlenmeden önce el işlerini ve dokuma sanatlarını öğrenirken gelecekte kullanmak üzere hazırladıkları koleksiyondur. Hazırlanan bu emek ürünü eserler çeyiz sandığı içine bohçalar içinde düzenli olarak yerleştirilir. Dantel örtülerdir onlar, kanaviçe yatak takımlarıdır, etamine işlemeli kırlentler, masa örtüleri, el örgüsü patikler, oyalı yazmalar, çeşit çeşit kumaş ve elbiselerdir.
Sandıklara her bohçayla birlikte aslında pek çok duygu da konulur. Hatıralar ve hayaller barındırır o sandıklar. Sandıklar sadece bu eserleri koruyup muhafaza etmez; hayalleri, hatıraları ve çeyiz etrafında oluşan gelenek görenek ve değer yargılarını muhafaza eder. Sandıklar çeyiz ürünlerinin yanı sıra genç kızın kendine has özel eşyalarını da muhafaza eder. Belki mektuplar, belki hatıra defterleri, belki günlükler, belki fotoğraflar ya da kokulu mendiller… Kilitlenir ve özenle saklanır sandıklarda. Çeyiz, mahremi barındırır, bu itibarla herkese gösterilmez, ulu orta sergilenmezdi eskiden. Evlilik sonrasında da ailenin mahremini muhafaza eder, aileye ait fotoğrafları, çeşitli özel eşyaları, mektupları korur saklardı.
Çeyiz sandıklarının saklandığı yer de evin başköşesiydi. Çamaşır sandığı, çarşaf sandığı gibi sandıklar ise evin ilk katında bulunan sandık odasına konurdu.
Yazma Sandıkları
Çeyiz sandığıyla birlikte çeyizin önemli ve gösterişli bir parçası da oyalı yazma ve tülbentlerin konulduğu yazma sandıklarıdır. Bu oyalı yazma ve tülbentler hediyelik ve kullanımlık olarak özenle hazırlanmış ürünlerdir ve yazma sandıklarında muhafaza edilir. Bir tülbent ya da yazmayı çiçek çiçek, motif motif oyalarken bir kadın kendini de oyalar çiçek çiçek, motif motif. Yazma ve tülbentler başörtüsü olur, inanca dayalı bir ihtiyacı karşılarken kenarındaki oyalarla da nice duyguları aktarır, nice duyguları anlatır. Hayalleri, hüzünleri, ayrılıkları, vuslatları anlatır. Oya camekanı, yazma sandığı, yemeni sandığı, oya sandığı gibi isimlerle anılır bu sandıklar. Genellikle ahşap ve cam malzemeden hazırlanan bu sandığa rengarenk oyalı yazmalar, oyaları görünür biçimde düzgün bir şekilde yerleştirilir ve sandıklar bakanları güzelliğiyle cezbeder. Bazılarının içi kırmızı satenle kaplanır. Bu minik yazma sandıkları da asıl çeyiz sandığı kadar mühimdir ve özel bir kilidi vardır. İsteyen açıp kapayamaz ancak dıştan seyreder. Sahibinin açıp kapattığı yazma sandıklarının kapakları açıldığı anda dışarıya ahşap ve sabun kokusu yayılıverir. Bir kokudur, bir desendir şimdi sandıklar. Hayata yayılır, hayatı süsler, hayatlar işler.
Sandık içre sandıklar vardır.
Bir sandıkla nesilden nesile aktarılanlar, anlatılanlar vardır.
Bir hikaye olur böylece sandıklar.
Sandıklarda saklanan umutlar; özlemler, sevinçler, kederler vardır.
Bir şiir olur böylece sandıklar.
Nice hatıralar vardır sandıklarda korunan.
Ve tarih olur sandıklar.
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:212 s.40