Peygamber Efendimiz Hata Yapan Çocuklara Nasıl Davranırdı?
Çocuk, fıtratı gereği meraklıdır. Yeni şeyler yapmak, keşfetmek ister. Yaptığı bazı şeylerin yanlış olduğunu bilmez. Bazen yanlış olduğunu bilse bile farklı sebeplerden dolayı yine de aklına koyduğunu yapmak ister. Önemli olan onun çocuk ve masum olduğunu unutmadan, ona güzellikle yol göstermektir. Bunun en güzel örneklerini de yine en güzel örneğimiz Rasul-i Ekrem Efendimizin (aleyhi’s-salatu ve’sselam) uygulamaları ve sünnetinde bulabiliriz.
Numan b. Beşir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Rasulullah’a (aleyhi’ssalatu ve’s-selam) Taif’ten bir miktar üzüm hediye edildi. Efendimiz beni çağırarak ‘Al şu salkımı, annene ulaştır’ buyurdu. Ben de anneme götürmeden üzümü yedim. Birkaç gün sonra Hz. Peygamber (aleyhi’ssalatu ve’s-selam) bana, ‘Üzüm salkımını ne yaptın, onu annene ulaştırdın mı?’ diye sordu. Ben de, ‘hayır’ diye cevap verince beni ‘guder/ vefasız’ olarak isimlendirdi.” (İbn Mace, Et’ıme, 61)
Görüldüğü üzere Rahmet Peygamberi (aleyhi’s-salatu ve’sselam) burada küçük sahabeyi latife yaparak, onu kırmadan, hoşgörü ve hikmetle uyarıyor. Onu azarlamıyor, ona hakaret etmiyor ve hiçbir kötü söz söylemiyor. Bu arada kendisine vermiş olduğu küçük vazifeyi de takip ediyor. Çünkü o rahmet peygamberi idi, Aişe validemizin ve Enes b. Malik’in (radıyallahu anhuma) haber verdikleri gibi, “Fahr-i Kainat Efendimiz kötü söz söyleyen, bağırıp çağıran biri değildi.” (Buhari Edeb, 38, Tirmizi, Birr ve Sıla, 47, 69) O, insanları ve çocukları kötü söz söylemeden, güzellikle ikaz ediyordu.
Şunu da unutmamamız gerekir ki hoşgörü demek, çocuğun her arzu ettiğini yerine getirmemiz demek değildir. Yeri geldiğinde yaptığı şey yanlış ise onun yanlış olduğu usulüne uygun şekilde, incitmeden söylenerek öğretilmelidir. Yani Efendimiz (aleyhi’s-salatu ve’sselam) gibi güzellikle, incitmeden, soğutmadan ve kolaylaştırarak… Büyüklerimizin deyimi ile kaş yapayım derken göz çıkarmadan.
Bazen sabredemiyoruz ve sinirlerimize hakim olamayıp onların elmas gibi tertemiz, pırıl pırıl kalplerini kırıyoruz, gönüllerinde derin iz ve kapanmaz yaralar bırakıyoruz. Hatıralarında unutamadıkları kötü sözlerin ve anıların yer etmesine sebep oluyoruz. Bazı çocuklar, devamlı bu olumsuz, sünnete uymayan sözlere ve hallere maruz kaldıkları için farkında bile olmadan kabalık ve kötü söz söylemeyi hayat boyu huy edinebiliyor. Halbuki “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” (Muvatta, Hüsnü’lhalk, 8) buyuran Efendimiz (aleyhi’ssalatu vesselam) biz anne babalara ne söylüyor? “Hiçbir (anne) baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir hediye/miras bırakamaz.” (Tirmizi, Birr, 33)
Bizler de canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımızı ve küçüklerimizi hata yaptıklarında şuurlu bir şekilde, güzelce ve hikmete uygun olarak uyaralım. Asr-ı saadette sahabe-i kiram efendilerimizin yaşadıkları güzel hatıraları, bizler de çocuklarımızın o saf ve hassas kalplerinde yaşatmaya çalışalım. Sevgili Peygamberimizin bırakmış olduğu güzel ahlak ve faydalı ilim mirasına sahip çıkalım.
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:179 s.49