Oyunun Çocuğa Kazandırdıkları
Oyun, çocuğun bedensel gelişimini hem hızlandırır hem de bedenin dengeli bir şekilde gelişmesini sağlar. Çocuğun oyun oynarken kan dolaşımı hızlanır. Oyun esnasında beyne daha fazla kan giderek, beyin beslenir ve sinir sistemi daha iyi çalışır.
Bazı eğitimciler, çocukta oyunu bir gıda gibi değerlendirmişlerdir. Oyunun çocuk için hayatî bir ihtiyaç olduğunu, oyun oynamayan çocuğun tam olarak gelişemeyeceğini söylemişlerdir. Çocuk oyun oynarken toplumsal, bireysel, zihinsel yetenek ve becerileri gelişmektedir.
Oyun, çocuğa kendini tanımayı öğretir.
Çocuk oyun sayesinde kendi gücünü tanımakta, yapıp yapamayacağı şeyleri sınamaktadır. Çocuk oyuna sadece büyüklerden gördüğünü aktarmakla kalmaz, kendi algılarını da katar. Söz gelimi çocuk oyun oynamak için kendine birtakım eşyalar seçer. Bu eşyalarla ev, araba yapar. Onların üzerinde hayaller kurar. Herhangi bir şey yapmanın vermiş olduğu mutlulukla kendine olan güveni, yani başarma duygusu gelişir.
Bazı çocuklar oyun oynarken oyuncaklarıyla konuşurlar. Daha önce ailesiyle yaşadığı veya ailesinden gördüğü birtakım davranışları oyuncaklarıyla oynarken yeniden yaşarlar. Anne veya baba rolüne girer, onları kendilerine model alırlar.
Oyun oynamak, çocuklarda iletişimi güçlendirir.
Çocuk, oyun esnasında arkadaşlarıyla iletişimi sayesinde düzgün konuşmayı, paylaşmayı, sosyal kuralları (emir verme veya emirlere uyma) öğrenir. Oyun oynamak, kelime dağarcığını genişletir.
Anne ve babaların bazan çocuklarını oyun oynarken izlemelerinde fayda vardır. Çocuklar oyun oynarken bazı duygularını, isteklerini açığa çıkarırlar. Yani oyunlarıyla mesaj vermeye çalışırlar. Mesela, ailesine çok istediği halde aldıramadığı bisikletiyle ilgili oynadığı oyunda çocuk, oyuncak bir bisiklet yapıp onunla oynayabilir ya da oyunda “baba” rolünde olur ve o da çocuğunun bisiklet isteğini geri çevirebillir. Eğer çocuk oyunda aşırı kuralcıysa ve kızıp bağırıyorsa evde mutlaka kendisine öyle davranılıyordur.
Oyun, çocuğun iç dünyasını yansıttığı bir tiyatro sahnesidir.
Çocuğun oyun içinde kullandığı dil ve davranışlar ailenin tutumunu da yansıtır. Oyun, çocuğun duygularını, özlemlerini, korkularını; kısaca iç dünyasını yansıttığı bir tiyatro sahnesidir. Onları uzaktan izleyin de bir şeyleri anlamaz zannettiğiniz o küçük afacanların, çoktandır unuttuğunuz bir aile kavgası veya münakaşasını nasıl sahneye koyduklarını ve maharetle dramatize ettiklerini bir görün. Oyun, çocuğun dili ve etkin bir anlama aracıdır.
Oyunun çocuklar üzerindeki olumlu etkilerinin olduğu kanısı, çocukların sürekli oyun oynamak istediği anlamına da gelmemelidir. Her anne baba, evde çocukları için bir plan ve program yapmalıdır. Bu plan ve program içerisinde çocuklara oyun oynama saati belirlemelidirler. Örneğin, okula giden çocukların ödevlerini yaptığı, derslerine çalıştığı takdirde oyun oynayabileceği söylenmelidir.
Çocuk, oyun oynamadan yetişkinliğe hazırlanamaz.
Hz. Ali [r.a] şöyle demiştir:
“Yedi yaşına kadar olan çocuğunuzla oynayınız, on beş yaşına kadar arkadaşlık ediniz, on beş yaşından sonra istişare ediniz…”
Oyun çocuğun yaşamında yapacağı işlerin basit bir örneğidir. Yazılı kaynaklardan öğrenilmiştir ki, Hz. Süleyman [a.s] çocukken mahkeme kurup hükümler vermiştir.
Hocası, Fâtih Sultan Mehmed’e bahçe havuzunun iki yanına oyuncak gemiler yerleştirip bunları top ve mermi atışıyla savaştırmayı öğretmiş.
Oyun çocuğun gerçek dünyayla hayal dünyası arasındaki köprüsüdür.
Çocuklar oyundan müthiş zevk alırlar ama yalnızca zevk almak için oyun oynamazlar. Oyunun çocuk dünyasındaki önemi büyüktür. Çocuk oynamadan yetişkinliğe hazırlanamaz.
Oyunun Çocuk Gelişimi Üzerine Etkileri
Çocukların kişilikleri, oyunda edindikleri tecrübelerle gelişir. Oyun asla boşa harcanan zaman değildir. Çocuk için oyun hava, su gibi temel bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla bir çocuk asla oyundan mahrum edilmemeli, aksine oyuna teşvik edilmelidir; hatta anne babalar günün belli bir vaktini çocuklarıyla oynamaya ayırmalıdırlar. Oyunun çocuğun gelişimdeki etkileri konusunda şunlar söylenebilir:
Çocuk, oyun yoluyla en derin duygu ve ihtiyaçlarını ifade imkânı bulmakta ve duygusal sorunlarını kendi kendine çözebilmektedir.
Oyun, çocuğun günlük yaşamındaki gerilimlerinden kurtulmasını sağlar. Oyun ortamı, iç çatışmalarıyla ve kaygılarıyla başa çıkma fırsatı verir. Çocuk oyun sayesinde renk, boyut ve objelerin anlamını kavrar. Oyun çocuğun yaşananı kavrayabilmesini sağlar.
Arkadaşlarıyla oyun oynamak, çocuğa işbirliğini ve toplumsal hayat için gerekli kuralların var olduğunu öğretir; bu yönde kalıcı ön bilgiler verir.
Çocuk ahlâk kurallarına uymanın zorunluluğunu oyun ortamında öğrenir.
İmam Gazâlî [r.aleyh] hazretleri ise oyun hakkındaki düşüncelerini şöyle ifade ediyor: “Okuldan döndükten sonra çocuğun oynamasına ve okul yorgunluğunu gidermesine izin verilmelidir. Çocuğun oyundan alıkonulması ve devamlı öğretim yükü altında ezilmesi, onun kalbini öldürür, zekâsını köreltir. Ve hayatı ona zindan eder. Hatta onu dersten başını kurtaracak çare aramaya yöneltir.”
Öyleyse, oyunun her çocuk için vazgeçilmez bir gıda olduğunu unutmamak gerekir.
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Aile Okulunda Çocuk Eğitimi - Remziye Özdemir