Görüş Bildir

Milli Güvenlik Ekonomik Güvenlikten Geçer

Milli güvenlik ve ekonomik güvenlik.

Güvenlik denince akla önce can güvenliği gelse de mal ve namus güvenliği gibi birçok konuyu içine alır. Soğuk Savaş’ın bitmesiyle hızla küreselleşen dünyada sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda önemli değişimler yaşandı. Bu süreç güvenlik anlamında yeni sorunlara neden oldu.

Sınırların sorgulanmasına ve ulus devlet yapısının zayıflamasına neden olan küreselleşmeyle birlikte farklı alanlarda güvenlik ihtiyaçları oluşmaya başladı. Değişen güvenlik ihtiyaçlarından belki de en önemlilerinden biri de ekonomik güvenlik oldu.

Bir yandan küreselleşme süreciyle birlikte duvarlar kaldırılırken buna bağlı olarak da çeşitli problemler yaşanmaya başladı. Yatırımcı ve sivil toplum kuruluşu maskesiyle bazı küresel şirketlerin finansörlüğündeki yapılar birçok ülkenin kılcal damarlarına kadar sızarak çok uluslu şirketlerin çıkarlarına hizmet etmeye başladı. Bu durum birçok ülkede ekonomik güvenliği tehdit eder boyutlara ulaştı.

Küresel finans krizi küreselleşmenin de etkisiyle tüm dünyayı etkileyince artık küreselleşme süreci sorgulanmaya başladı. Ekonomik korumacılık süreci başta Çin’e karşı uygulanıyormuş gibi görünse de her ülke birbirine karşı korumacı politikalar uygulamaya başladı.
Ekonomik güvenliğin çeşitli boyutları olduğu söylenebilir. Finansal güvenlik, üretim güvenliği, ticaret güvenliği, gıda arz güvenliği, enerji arz güvenliği, tedarik güvenliği, küresel korumacı politikalar, ambargolar, yaptırımlar gibi boyutlarından bahsedilebilir.

Ekonomik güvenliğin en önemli alt birimlerinden biri şüphesiz ki enerji arz güvenliğidir. Enerji, üretimin en önemli girdisidir. Enerji olmadan kitlesel üretim mümkün değildir. Ürünlerin üretilen yerden satılacak ve tüketilecek yere nakledilmesi de mümkün olmaz. Bu nedenle enerji arz güvenliği oldukça önemlidir.

Ekonomik güvenliğin bir diğer kısmı da finansal güvenliktir. Küreselleşmenin bir etkisi olarak finansal sistem tüm dünyada birbirine bağlı ve bağımlı bir hale geldi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte para aktarımı saniyeler içinde dünyanın bir başka ülkesine gönderilebilir hale geldi. Bu gelişme büyük bir maliyet ve zaman avantajı sağlarken ekonomik güvenliği tehdit eden bir durum oluşturuyor. Büyük sermaye birikimine sahip kişiler veya kurumlar bir ülkeye büyük miktarlarda sıcak para girişi yaparak veya çıkışı yaparak ülkelerin parasının değerini düşürerek veya yükselterek o ülkeye zarar verebilirler. Bunun yanında yatırım yapılabilmesi için yeterli sermayenin sağlanabilmesi de aynı şekilde finansal güvenlik kapsamında ekonomik güvenliği sağlama konusunda önemli bir etken olarak söylenebilir.

Bir diğer önemli konu ise ticaret güvenliğidir. Malın üretildiği yer ile satılacak ve tüketilecek olan yere eksiksiz ve sağlam bir şekilde ulaştırılabilmesi ekonomik güvenlik için önemlidir. Denizlerde korsanlar, karada veya havada terör saldırılarına maruz kalınmaması ticaretin güvenliği için elzemdir. Bunun için teknolojik ve askeri gelişmişlik düzeyine bağlı olarak istihbarat ağı oldukça önemlidir.

Ekonomik güvenlik kapsamında özellikle korona virüsü salgınıyla gündeme gelen tedarik güvenliği konusu da büyük önem arz ediyor. Salgının yayılma hızını düşürmek amacıyla uygulanan karantina tedbirleri ve kapanma politikaları sebebiyle hammadde, ara mamul veya nihai mamul tedarikinde büyük problemler yaşandı. Aynı şekilde Rusya-Ukrayna savaşı, Afganistan’ın işgali ve geri çekilme sonrası ortaya çıkan durum veya iki ülke arasında yaşanan sınır anlaşmazlığı sebebiyle ortaya çıkabilecek çatışma riski tedarik güvenliğini olumsuz etkileyebilecek durumlar olarak gösterilebilir. Bu nedenle ekonomik güvenlik için tedarik güvenliği de bir hayli önemlidir.

Ekonomik güvenlik kapsamında incelenmesi gereken belki de en önemlilerinden biri de gıda arz güvenliğidir. İnsan hayatını devam ettirmek için ihtiyaç duyduğu en önemli konu beslenmedir. Sağlıklı bir şekilde beslenmeyi sağlayabilmesi için de gıdaya erişimi kolay ve hızlı olabilmelidir. Bu da gıda arz güvenliğiyle doğrudan ilgili bir konudur. Kuraklık veya ihracat sebebiyle iç piyasada gıdaya erişimde sıkıntılar yaşanması fiyat artışları üzerinden ekonomik güvenliği tehdit eder. Aynı şekilde iç piyasada üretilemeyen ürünlerin ithalatında yaşanan problemler sebebiyle gıdaya erişimde problemlerin yaşanması ekonomik güvenliği tehdit eder. Nitekim Rusya- Ukrayna savaşı sürecinde milyonlarca ton tahılın deniz yoluyla belirli bir bölgeden çıkarılmasına izin verilmemesi sebebiyle Ukrayna’dan tahıl ithal eden ülkelerde ciddi gıda arz güvenliği yaşadı.

Ekonomi güvenliğinin alt başlıklarından biri de üretim güvenliğidir. Üretim güvenliği daha önce bahsedilen enerji arz güvenliği ve tedarik güvenliğinin yanında bilim ve teknoloji üretimini de içine alır. Bilgi ve teknoloji güvenliğini sağlamak ekonomik güvenlikle doğrudan ilişkilidir. Uzun ve maliyetli çalışmalar neticesinde üretilen bilgi ve teknolojinin korunması, başka ülke ve grupların eline geçmemesi de ekonomik güvenlikle doğrudan ilgilidir. Diğer ülkelere karşı önemli bir avantaj sağlayacak olan bilginin güvenliğinin sağlanması üretim güvenliğini de sağlayacaktır. Üretim güvenliğinin önemli bir kısmı finansal güvenlikle ilişkilidir. Dünya sisteminin değiştiği dönemlerde döviz kuru üzerinden örtülü savaşlar yaşanır. Bazı ülkeler para birimlerine değer kaybettirerek üretimi önceler. Para biriminin değerli olması nedeniyle başka ülkelerden mal ve hizmet almaktansa paralarına değer kaybettirip kendileri mal ve hizmet satmayı böylece ülkelerinde üretimi ve istihdamı artırıp ekonomik güvenliği sağlamayı yeğler. Kur savaşları olarak da adlandırılan bu politikayı bir dönem Japonya uygularken sonrasında Çin’in uyguladığına şahit olduk. Günümüzde Türkiye’nin de buna benzer bir politika izlediği söylenebilir.

Ekonomik güvenliği sağlayabilmek için birden çok konuda çalışma yapılması gerektiği ortadadır. Askerî güvenlik kadar önemli bir konu olduğu söylenebilir. Nitekim ekonomik güvenlik olmadan ordunun ihtiyaçlarının karşılanması çok zor hâle gelir. Askerlerin kıyafetlerinden yiyeceklerine, kullanacakları silahlardan ulaşım araçlarına tüm ihtiyaçlarının giderilmesi için ekonomik güvenliğin sağlanmış olması gerekir.

Küreselleşme sürecinin bir etkisi olarak çok uluslu şirketler kurdukları ve yönettikleri sivil toplum kuruluşları üzerinden ulus devletlerin kılcal damarlarına kadar sızdı. Böylece sahip oldukları finansal güç ile hedefe koydukları ülkelerden kendi çıkarlarına göre hareket edebilecekleri yapılar oluşturdu. Hedef ülke veya ülke gruplarında uygulanan ekonomi politikalarını, teşvik ve destekleri kendi çıkarına kullanırken üretilen bilim ve teknolojiyi başka ülkelere sızdırarak ekonomik güvenliği tehlikeye attı.

Ekonomik güvenlik bir ülke için en az askeri güvenlik kadar önemlidir. Ekonomik güvenliğini sağlayamayan ülkeler küresel dengelerin değiştiği dönemlerde varlık yokluk mücadelesi vermek zorunda kalır. Özellikle Türkiye’nin de içinde bulunduğu ve Batı tarafından Orta Doğu olarak adlandırılan bu coğrafyada Türkiye coğrafi konumu, bazı ülkeler yer altı kaynakları sebebiyle ön plana çıkıyor. Ekonomik güvenliğini sağlayamayan ülkeler güçlü devletlerin hegemonyaları altına girmekten kurtulamazlar. Nitekim “Borç alan emir alır” atasözümüzde de belirtildiği gibi cari açık gibi önemli bir borç yükü olduğu zaman güvenlikten eğitime sağlıktan kültüre birçok alanda uygulanabilecek politikalardan taviz verilmesi istenir. Böyle bir durumla karşılaşmamak için ekonomik güvenliğin sağlanması gerekir.


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Yusuf Girayalp Atan - Mostar Dergisi Sayı:209 s.14



nizami hayat logo