Mevlid Kandili Nedir? Mevlid Kandilinde Yapılacak İbadetler
Mevlid Kandili Nedir?
İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, Peygamberimiz Hz. Muhammed [sallallahu aleyhi vesellem] 571 yılında kamerî aylardan Rebiü’l- evvel ayının 12. gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye “Doğum günü” anlamında olan “Mevlid Kandili” denir.
Sahih rivayetlerle aktarıldığına göre bu gün pazartesi günüdür. Nitekim İbn Abbas da [radıyallahu anh] şöyle demiştir: “Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] pazartesi günü dünyaya geldi, ona pazartesi günü peygamberlik verildi, Mekke’den Medine’ye pazartesi günü hicret etti, Medine’ye girişi pazartesi günü oldu. Pazartesi günü de vefat etti.”
Allah Resûlü’nün [sallallahu aleyhi vesellem] dünyayı teşrif ettiği gün olan bu tarih, müslümanlar için bir sevinç vesilesi olmuş ve bu güne İslâm âleminde büyük ehemmiyet verilmiştir.
Mevlid Kandili Ne Zaman?
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan 2024 dini günler takvimine göre Mevlid Kandili 14 Eylül 2024 Cumartesi günüdür.
Mevlid Kandilinde Yapılacak İbadetler
Resûlullah’ın [sallallahu aleyhi vesellem] doğum yıl dönümlerinde okunan mevlidleri saygı ve huşû içinde dinlemek, onun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz sevgili Peygamberimiz’e [sallallahu aleyhi vesellem] olan sevgi ve bağlılığın bir ifadesidir. Dolayısıyla dine aykırı hususlar barındırmayan mevlidlere katılmak ve dinlemek mevlid gecelerinde yapılacak güzel işlerden sayılır. Çünkü okunan her mevlidde Resûl-i Ekrem’e [sallallahu aleyhi vesellem], âline ve ashabına çokça salâtü selâm getirilir. Salâtü selâm okumak ise hem Kur’an’da hem de hadis-i şeriflerde bizlere emir buyrulmuş hususlardandır.
Mevlidlere katılmak kadar kendi evinde yahut bir başka mekânda mevlid tertip edip insanları davet etmek, burada insanları doyurmak ve bütün bunları Allah Resûlü’nün [sallallahu aleyhi vesellem] doğumu vesilesiyle bir sevinç nişanesi olarak yapmak oldukça önemlidir.
Şehâbeddin el-Kastallânî, İbn Hacer el- Askalânî, İbn Hacer el-Heytemî, Celâleddin es-Süyûtî (Allah onlardan razı olsun) gibi bazı âlimler Resûlullah’ın [sallallahu aleyhi vesellem] dünyaya gelmesi vesilesiyle sevinmenin, Mevlid Kandili münasebetiyle muhtaçlara yardım etmenin, Peygamberimiz’e şiirler (mevlid gibi) okumanın güzel birer amel olduğunu söylemişlerdir.
Mevlid Kandili ve diğer mübarek gecelerde kişi kendisinin, ailesinin ve tüm müslümanların selâmeti, affı ve mağfireti için dualar etmeli, kazâ namazları varsa onları kılmaya çalışmalıdır. Mevlid günü oruç da tutulabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] pazartesi orucunun faziletini sorduklarında doğduğu gün olduğunu söylemiştir. Yine bu günlerde sürekli Kur’ân-ı Kerîm okumalı ve ibadete gayret sarfedilmelidir.
İslâm âlimleri ve tasavvuf büyükleri mevlid kutlamalarında dinin hükümlerine aykırı hallerde bulunmamaya büyük gayret göstermişler, bid‘at ve haram işlerden sakınılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Nitekim İmâm-ı Rabbânî hazretleri [kuddise sırruhû] mevlid törenlerindeki sünnete aykırı işlere karşı çıkmıştır.
Mevlid Kandili Kutlanır mı?
Mevlid ayı ve mevlid kandili müslümanlar için bir sevinç ve şükür ayıdır. Mevlid günü ve gecesinde yapılacak bütün ibadetler de bu niyetle yapılmalıdır. Nitekim büyük İslâm âlimlerimizden İbn Hacer el-Askalânî’ye [rahmetullahi aleyh] mevlid kutlamanın hükmü sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
“Mevlid kutlamanın sünnette sabit bir asla dayandığını şöyle anladım. Sahîhayn’da geçen bir hadis-i şerife göre Allah Resûlü, Hz. Musa’nın [aleyhisselâm] ve onun ümmetinin kurtuluş günü olan aşure gününü şükür mahiyetinde oruçla geçirmiştir. Bundan anlaşıldığına göre Allah Teâlâ’nın muayyen bir günde lütfettiği bir nimete veya bir belayı kaldırmasına şükür olsun diye bazı şükür fiilleri yapılabilir. Her senenin aynı günü geldiğinde bu şükür işi tekrar edilebilir. Bu şükür namaz, oruç, sadaka ve Kur’an tilaveti gibi çeşit çeşit ibadetlerle yerine getirilebilir.
Rahmet Peygamberi Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] mevlid gününde dünyayı teşriflerinden daha büyük nimet ne olabilir? O halde o günün özellikle tesbit edilip ibadetlerle ihyası, yapılması gereken bir vazifedir.”
Yine Allah Resûlü [sallallahu aleyhi vesellem] pazartesi orucunun hikmetini beyan ederken, “O benim doğduğum ve peygamber olarak gönderildiğim gündür” (Müslim, Sıyâm, 36.) buyurarak mevlid gününün faziletine işaret etmiştir.
İlk Mevlid Kutlamaları
Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem], sağlığında doğum yıl dönümünü kutlamamıştır, fakat aşağıda da belirtileceği üzere bu günü oruç tutarak geçirmiştir. Allah Resûlü [sallallahu aleyhi vesellem] ümmeti üzerine yük olmaması için böyle bir tavsiyede de bulunmamıştır.
Dört halife, Emevî ve Abbâsîler döneminde de bu uygulamaya resmî olarak rastlanmamaktadır. İlk dönemdeki fetihler ve daha sonraki karışıklıklar buna izin vermemiştir. Ancak kaynaklardan edinilen bilgiye göre mevlid ayı ve günü o dönemden beri ehemmiyet verilen bir zamandır. İmam Süyûtî ve İbn Hacer el-Askâlânî (Allah onlardan razı olsun) mevlid kandili ile ilgili yazdıkları eserlerinde dört halife döneminden itibaren mevlid gününde Resûlullah Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] şemâilini ve onu öven şiirlerin okunduğunu tafsilatlı biçimde açıklamışlardır. Seyyid Abdülhakim Arvasî [kuddise sırruhû] hazretleri Dört Halife dönemindeki mevlid kandili kutlamaları ile ilgili şunları yazmıştır:
“Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer (Allah her ikisinden de razı olsun) mevlid gecelerinde evlerinde Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] doğumuna dair hikâyeleri, olayları anlatırlardı.” Daha sonraki asırlarda özellikle mutasavvıf kimseler mevlid okumaya büyük önem göstermişlerdir.
Mevlid kandili kutlamalarını resmî manada ilk başlatan kişi Erbil hükümdarı (Selâhaddin-i Eyyûbî’nin kayınpederi) Begteginli Muzafferüddin Kökböri’dir. Bu padişahın mevlid törenlerinde 5000 baş pişmiş koyun, 10.000 tavuk, 100 at, 100.000 tabak yemek ve 30.000 tepsi helva bulunduğu nakledilmiştir. Mevlid ayı geneline yayılan bu resmî törenler halk için bir şükür ve sevinç vesilesi olmuştur. Muzafferüddin Kökböri bu kutlamaları ilk olarak tasavvuf erbabında görmüş ve bunun üzerine resmî kutlamaya başlamıştır.
Memlükler döneminde de Mısır’da bu resmî kutlamalara devam edilmiş ve büyük ehemmiyet verilmiştir. Bu merasimler rebîülevvel ayının başından başlatılır ve mevlid kandili gününe kadar devam edilirdi. Mevlid gecesi Mısır Abbâsî halifesi, dört mezhebin başkadıları, ilim ve tasavvuf ehli, emîrler, kumandanlar, devlet adamları, halkın ileri gelenleri, komşu ülkelerden gelen temsilciler tören çadırındaki yerini alırlardı. Önce Kur’ân-ı Kerîm tilavet edilir, ardından vaazlar verilir, tarikat mensupları tarafından zikir ve evradlar okunur, daha sonra yemek yenirdi. Bu sırada sultana tebrikler sunulur, o da devlet ricâline, ulema ve tasavvuf ehline hediyeler verir, muhtaçlara sadaka dağıtırdı.
Osmanlı’nın ilk asırlarında resmî olmasa da kutlamaların yapıldığı bilinmektedir. Ancak ilk resmî kutlama III. Murad zamanında (1588) başlatılmış ve bu kutlamalar Sultan Ahmed Camii’nde yapılmıştır. Bu uygulama daha sonra bütün Osmanlı coğrafyasına yayılmıştır. II. Abdülhamid Han dönemi Hicaz valilerinden Eyüp Sabri Paşa’nın anlattığına göre mevlid kandili günü Medine’de resmî tatil olur, kaleden top atılır ve o gün dükkânlar açılmazdı.
Yine Osmanlı döneminde Medine’de görevli bulunan Derviş Ahmed Peşkârî, Tayyibetü’l- Ezkâr adlı eserinde Medine’deki İslâmî hayatı ve buradaki bayramları, kandilleri anlatmıştır. Mevlid kandili için şunları söyler:
“Mevlid gecesini ihyadan sonra (Rebîülevvel’in 12. günü) sabah namazından sonra Bâbünnisâ önündeki meydana bir kürsü koyarlar. Müvacehe penceresi karşısıdır. Medine’nin bütün eşrafı, şehrin kadısı, şeyhü’l-Harem ve sair ağalar, zabitler mertebe mertebe ve rütbelerine göre toplanırlar. Ziyaretçiler ve halk etrafına toplanırlar. Öd ve amber buhurları göklere yayılır. Mescid-i şerif’in içi gül suları ile kokulandırılır. Hatiplerden beş kişi nöbetle kürsüye çıkarlar. Arapça mevlid okurlar.
Duadan sonra şerbetler içilir, herkes evlerine gider. Bu iş güneşin doğuşundan, kuşluk vaktine kadar tamam olur. O gün dükkânlar açılmaz, dersler okunmaz, kimse işiyle meşgul olmaz. Toplar atarlar, şenlik ederler, küçük büyük güzel elbiselerini giyip birbirleriyle tebrikleşirler. Medine halkı bu mübarek güne büyük ehemmiyet verir, çok hürmet gösterirler. Şehir ahalisi arasında ‘büyük bayram’ budur. Zira bu günde Fahr-i Âlem Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] dünyayı şereflendirmişlerdir. Öyle bir gün ki âlem yeniden can bulmuş, cihan onun nuruyla açıklanmıştır. Diğer mübarek geceler, ramazan, bayram, hac, kurban bunların hepsi o yüce Peygamber’in hürmetine ihsan olunmuştur. Kur’ân-ı Kerîm ona nâzil oldu. Böyle kadri yüce bir zatın teşrifi günü büyük bayram olmaz da ne olur? Bu günde bütün dünya meşgalelerinden el çekip sevinç göstermek cümle ehl-i imanın boynuna borçtur. Medineliler de öyle ederler.”
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Ali Sözer - Mevlid Kandili