Görüş Bildir

İtikâf Nedir, Nasıl Yapılır?

İtikâf nedir. İtikaf ne demek.

İtikâf Nedir?


İtikâf sözlükte “bir şeye devam etmek” manasındadır. Bir şeye devam eden kimseye de mu‘tekif (itikâf yapan) denir. Şeriatta ise itikâf, “Bir mescidde veya o hükümdeki bir yerde itikâf niyetiyle durmak” tan ibarettir.

İtikâf ne zaman yapılır. İtikâf ne kadar sürer. İtikâfın zamanı ve süresi.

İtikâf Ne Zaman Yapılır, Ne Kadar Sürer?


İtikâflar vâcip, müekked sünnet ve müstehap nevilerine ayrılır. Şöyle ki: Dil ile nezredilen bir itikâf vâciptir. Ramazan ayının son on gününde itikâf, kifaye yolu ile bir müekked sünnettir. Başka bir zamanda ibadet niyetiyle bir mescidde bir müddet yapılan itikâf da müstehaptır.

Bir itikâfın en az müddeti, İmam Ebû Yusuf’a göre bir gündür. İmam Muhammed’e göre bir saattir. Bir saat, fıkıh âlimlerine göre, zamanın belirsiz olan az veya çok bir parçası demektir. Yoksa bir günün yirmi dört saatte biri demek değildir.

(İtikâfın en az müddeti, Mâlikîler tarafından tercih edilen görüşe göre bir gündüz kadar, bir gecedir. Şâfiîler’e göre de “sübhânallah” denilmesinden bir an kadar fazla olan pek az bir zamandır.)

İtikâfa girmenin faziletleri. İtikâfın sevabı.

İtikâfa Girmenin Faziletleri


İtikâfın meşru olmasındaki hikmet ve yarara gelince, bu pek önemlidir. Resûl-i Ekrem Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] Medine-i Münevvere’ye hicretinden sonra ahirete göçüşlerine kadar her ramazanın son on gününü itikâf ile geçirirlerdi.

İhlâs ile olan bir itikâf, amellerin pek şereflisi sayılmaktadır. Bu sayede kalpler bir müddet olsun, dünya işlerinden uzak kalır ve Hakk’a yönelir, birer Beytullah olan mescidlerden birine şu şekilde devam eden bir mümin çok kuvvetli bir kaleye sığınmış, Kerîm olan mâbudunun feyiz ve yardım kapısına sığınmış olur.

İslâm büyüklerinden ünlü Atâ b. Ebû Rebâh demiştir ki: “İtikâf yapan, ihtiyacından dolayı büyük bir zatın kapısında oturup dileğini elde etmedikçe buradan ayrılıp gitmem, diye yalvaran bir kimseye benzer ki Allah’ın bir mâbedine sokulmuş, beni bağışlamadıkça buradan ayrılıp gitmem demektir.”

Bir müminin her gün azalmakta olan hayat günlerinden faydalanarak böyle kutsal bir yerde bir zaman ebedî ve ezelî yaratıcısına olanca varlığı ile yönelip saf bir kalp ve temiz bir dil ile ibadette bulunması, manevi bir zevke dalması ne büyük bir nimettir.

İtikâf yapan kimse, bütün vakitlerini (ibadete ve), namaza ayırmış demektir. Çünkü fiilî olarak namaz kılmadığı vakitlerde de mescid içinde namaza hazır bir haldedir. Bu bekleyiş ise namaz hükmündedir.

Sonuç: İtikâf sayesinde insanın maneviyatı yükselir, kalbi nurlanır, simasında kulluk nişanları parlar, ilâhî feyizlere kavuşur. Ne mübarek, ne güzel bir hayat anı!...

İtikâfın şartları. Hanefilere göre itikâfın şartları. Şafilere göre itikâfın şartları.

İtikâfın Şartları


Bir itikâfın sıhhati şu şartların bulunmasına bağlıdır:

  1. İtikâf yapan, müslüman, akıllı ve temiz bulunmalıdır. Onun için müslüman olmayanın, delinin, cünübün, hayız ile nifastan temiz bulunmayanın itikâfı câiz olmaz. Gayri müslim, ibadete; mecnun da niyete ehil değildir. Temiz olmayanların da mescidlere girmesi yasaktır.

  2. İtikâfa niyet edilmiş olmalıdır. Buna göre niyetsiz olarak yapılan bir itikâf geçerli değildir. Çünkü bunun bir ibadet olabilmesi niyete bağlıdır.

  3. İtikâf, mescidde veya o hükümdeki bir yerde yapılmalıdır. Şöyle ki: İçinde cemaatle namaz kılınan herhangi bir mescidde itikâf yapılabilir. Büyük camilerde yapılması daha faziletlidir. Kadınlar da kendi evlerinde mescid edinilen veya mescid olarak ayıracakları bir odada itikâfta bulunurlar. Buraları onların haklarında birer mescid sayılır. Kadınların dışarıdaki mescidlerde itikâf etmeleri câiz ise de kerâhetten kurtulamaz. Kadınların kendi evlerinde namaz kılmaları, mescidlerde namaz kılmalarından daha faziletli olduğu gibi, evlerinde itikâfları da her türlü fitne ve fesat düşüncesinden berî olacağı cihetle mescidlerde itikâfta bulunmalarından daha faziletlidir.

    (İmam Şâfiî’ye göre, itikâf tâzime layık bir yerde yapılabilir ki o da mescidlerdir. Evlerde mescid edinilen yerler, bu tâzime layık değildir.)

  4. Vâcip olan bir itikâfta, itikâf yapan oruçlu bulunmalıdır. Bu halde orucun yanılarak bozulması itikâfa zarar vermez. Diğer itikâflar için oruç şart değildir. Çünkü onlar için bir müddet yoktur. Öyle ki camiden bir iki saat içinde çıkıncaya kadar itikâfa niyet edilmesi de sahihtir.


(Şâfiîler’e göre, vâcip bir itikâfta da oruç şart değildir.)

İtikâf için bulûğ, erkeklik, hürriyet şart değildir. Buna göre akıllı olan çocuğun, kadının, kölenin itikâfları sahihtir. Şu kadar var ki kadının itikâfı kocasının ve kölenin itikâfı da efendisinin iznine bağlıdır. İsterse bunlar itikâfı nezretmiş olsunlar, hüküm aynıdır. İzin bulunmayınca kadın, nezretmiş olduğu itikâfı kocasından ayrıldıktan sonra, köle de âzat edildikten sonra kazâ eder.

Bir kimse, itikâf için zevcesine izin verse bundan dönemez, artık engellemesi doğru olmaz. Efendi ise kölesine verdiği izinden dönebilir. Mükâteb (sözleşmeli) bir köle ise efendisinin izni olmasa da itikâfta bulunabilir. Çünkü kısmen hürriyetine sahiptir.

İtikâfın edepleri. İtikâfta neler yapılmalı.

İtikâfın Edepleri


İtikâfın şu edebleri vardır:

  1. İtikâf, ramazan ayının son on gününde ve mescidlerin en faziletlisinde yapılmalıdır.

  2. İtikâf esnasında hayırdan başka bir şey söylenmemelidir. Günah gerektirmeyen şeyleri konuşmakta bir sakınca yoktur. Bir ibadet inancı ile susmak ise mekruhtur. Günah sayılan şeylerden dili tutmak ise ibadetlerin büyüklerinden biridir.

  3. İtikâf esnasında Kur’ân-ı Kerîm okumaya, hadis-i şerife, peygamberlerin yüksek siyerlerine, dinî meseleleri öğretmeye devam etmelidir.

  4. İtikâf yapan kimse, temiz elbiselerini giymeli, güzel kokular sürünmelidir.

  5. Nefsine itikâfı vâcip kılacak kimse, buna yalnız kalben niyetle yetinmemeli, diliyle de söylemelidir.


İtikâf nasıl yapılır. İtikafta neler yapılır neler yapılmaz.


İtikâfa Dair Bazı Meseleler


Belli bir mescidde, Mescid-i Harâm’da itikâfa niyet eden kimse, başka bir mescidde itikâfa girebilir.

Bir ay itikâf adansa ve bundan yalnız gecelere veya gündüzlere niyet edilse bu niyet sahih olmaz. Çünkü ay, belli miktardaki geceler ile gündüzlerden ibarettir. Onun için geceli ve gündüzlü bir ay itikâf gerekir.

Yalnız gündüzleri itikâfta bulunmaya niyet edilmesi sahihtir. Bu durumda her gün fecrin doğuşundan önce mescide girip güneşin batışından sonra çıkılır. Fasılasız itikâfa niyet edilmemişse istenilen günlerde itikâf yapılabilir. Bir gün için itikâfa niyet edildiği zaman da buna gece dahil olmaz. Fakat fasılasız şu kadar gün itikâfa denilerek nezredilse geceler de bu nezre girer. Aksi de böyledir. Bu durumda itikâf için güneşin batışından önce mescide gidilir. Belli olan geceler ve gündüzler mescidde kalınır. Son günün güneş batışından sonra mescidden çıkılır. Böylece itikâf sona erer.

Muayyen bir ramazan ayı itikâfla geçirmeye nezredilse, o ramazan orucu bu itikâf orucu için de yeterli olur. Böyle bir nezir yapıldığı halde, ramazan orucu tutulup da itikâf yapılmasa, başka bir zamanda oruçlu olarak fasılasız bir ay itikâf edilmesi gerekir. Eğer itikâf yapılmaksızın diğer bir ramazan girecek olsa artık bunda yapılacak itikâf yeterli olmaz. Çünkü bu takdirde kazâya kalan itikâfın orucu, insan üzerine düşen bir oruç olmuştur. Bu, ikinci ramazan orucu ile ödenmiş olamaz.

Belirtilmeksizin bir ay itikâf yapmayı nezreden kimse, ramazanda bir ay itikâfta bulunmakla bu nezrini yerine getiremez. Zira bu itikâf için, bir ay oruç tutmayı da bu nezirle üzerine yüklenmiş bulunur. Ramazan orucu ise kendisine ayrıca farz olan bir ibadettir.

Bir kimse nezrettiği bir itikâfı yapmadan ölecek olsa, her gün için bir fidye ödenmesini vasiyet etmiş olması gerekir. Çünkü vâcip olan bir itikâf, orucun bir parçasıdır. Onun için oruçtaki fidye, bunda da gerekli olur. Ancak fakir ise o zaman yüce Allah’tan af ve mağfiret dilemelidir.

İtikâfı bozan ve bozmayan şeyler.

İtikâfı Bozan ve Bozmayan Şeyler


İtikâf halinde olan bir kimsenin dinî ve tabii ihtiyaçları için zaruri olarak mescidden dışarı çıkması itikâfını bozmaz.

Örnek: İtikâfta bulunanın (mu‘tekifin) cuma namazını kılmak için mescidden çıkması, din bakımından bir özür olduğundan itikâfına engel değildir. Zaten cuma namazının süresi bilinmiş olduğundan, adağın dışında kalmış olur.

Yine, ihtiyaçlarını gidermek, abdest ve gusletmek için çıkması da tabii bir özür olduğundan itikâfa zarar vermez.

Yine, bulunduğu mescidin yıkılmaya yüz tutması veya oradan zorla çıkarılması da zaruri bir özür olduğundan itikâfa zarar vermez.

(Şâfiîler’e göre, cuma namazı için başka bir camiye çıkılıp gidilmesi itikâfı bozar. İtikâf bir hafta devam edecekse, cuma namazı kılınan bir mescidde itikâfa girmelidir.)

Cuma namazını kılmak veya ihtiyacı gidermek için en yakın olan yere gidilir, arkasından mescide dönülür. Bir özürden dolayı mescidden çıkılınca, başka bir mescidde o itikâf tamamlanır.

Bir özür olmaksızın mescidden çıkmak itikâfı bozar. Onun için itikâf yapan bir kimse, geceleyin veya gündüzün özür bulunmaksızın bir müddet kasten veya sehven mescidden çıkarsa itikâfı bozulur. Bu müddet, iki imama göre, bir günün yarısından ziyade bir zamandır. Bir görüşe göre de günün belirsiz bir saatinden ibarettir. Kadın da itikâf ettiği odadan özürsüz evinin içine çıkarsa itikâfı bozulur.

Hasta ziyaretinde bulunmak, cenaze hizmetinde bulunmak, cenaze namazı kılmak, şahitlik etmek, bir hastalık sebebiyle bir saat kadar dışarı çıkmak da itikâfı bozar. Ancak itikâf adağı yapılırken, hastaları ziyaret ve cenaze namazında bulunmak şart kılınmışsa bunlar için çıkılması itikâfı bozmaz.

Pek az rastlanan bir özürden dolayı da dışarı çıkmak itikâfı bozar. Boğulmakta olan veya yangına düşmüşü kurtarmak için dışarıya çıkmak itikâfı bozduğu gibi, cemaatin dağılmasıyla dışarıya çıkmak da bozar.

İtikâfta bulunan bir kimseye, bu ibadeti esnasında birkaç gün baygınlık veya cinnet gelse itikâfı bozulur. İyileşip kendine gelince yeniden itikâfa başlar. Öyle ki bu durum devam ederek birkaç sene sonra üzerinden kalksa yine itikâfı kazâ etmesi gerekir.

Yukarıda anlatılan meseleler, vâcip olan itikâflar içindir. Nâfile olan itikâflarda, bir özür bulunsun veya bulunmasın, dışarı çıkmakla yahut hastayı ziyaret etmekle itikâf bozulmaz.

Vâcip olan bir itikâf bozulunca, onun kazâsı gerekir. Mesela: Belli bir ay için yapılan itikâf esnasında bir gün oruç bozulsa veya dışarıya çıkılsa yalnız bir günlük itikâf için kazâ gerekir. Fakat belirsizlik olarak fasılasız bir ay için nezredilmiş bir itikâf esnasında, böyle bir gün oruç bozulacak veya dışarıya çıkılacak olsa yeniden bir aylık itikâfa başlamak gerekir. İtikâf yapan bu kimse ister kendi iradesiyle oruç yesin ve dışarı çıksın, ister iradesi dışında olarak cinnet ve bayılma durumuna düşsün, eşittir.

Başlandıktan sonra bırakılan nâfile bir itikâfın, tercih edilen görüşe göre kazâsı gerekmez.

İtikâf eden kimse için, zevcesi ile cinsel ilişki kurmak veya buna sebep olacak öpme ve okşama gibi herhangi bir hareket, gerek gündüz ve gerek geceleyin olsun haramdır. Cinsel ilişki ister kasten ister unutarak olsun itikâfı bozar. İnzal olması şart değildir. Diğer hareketler ise inzal olmadıkça itikâfı bozmaz. Bakmak ve düşünmek sonunda meydana gelecek inzal ve ihtilâm da itikâfı bozmaz.

İtikâf halinde olan kimse, muhtaç olduğu şeyleri mescidde bulundurmaksızın mescidde satın alabilir. Mescide zarar vermeyecek şeyleri mescide getirebilir. Mescid içinde yer içer. Mescid içinde hazırlanmış uygun bir yer varsa orada abdest alıp gusledebilir. Böyle bir yer yoksa, dışarıya çıkar ve en yakın yerde abdestini alır ve yıkanır, beklemeksizin hemen mescidine döner.

İtikâfta olan kimse, ezan okumak için minareye çıkabilir. Minarenin kapısı mescidin dışında olsa bile zarar vermez.

Allahım, bizi kendini senin kulluğuna adamış, emirlerine ve yasaklarına titizlikle uyan kullarından eyle.  min. Ve gerçek övgü, âlemlerin Rabb’i Allah’a mahsustur.


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Ömer Nasuhi Bilmen - Büyük İslâm İlmihali



nizami hayat logo