Görüş Bildir

Geçmişten Günümüze İğne Oyaları

İğne oyasının tarihi. Geçmişten günümüze oyanın tarihteki yeri. Tarihte iğne oyası.

Tığını kapıp dantel veya oya sevdasına düşenler “Dantel-oya yazılmaz, yapılır” diyeceklerdir ama her şeyin bir tarihi olduğuna güvenerek yazmaya heveslendim. İlk örneklerine Mısır mezarlarında yapılan kazılarda rastlanılan bu örgü çeşidi, 1594 yılında dantel olarak Fransız Akademi lügatine girmiş ve Batı dillerinde bu adla anılmıştır. Bazı kaynaklar ise “oya” sözcüğünün başka dillerde karşılığının olmadığını, iğne ile yapılan örgülerin 12. yüzyılda Anadolu’dan Yunanistan’a, oradan da İtalya yolu ile Avrupa’ya geçtiğini söyler.

İğne oyası nedir, nasıl yapılır. Oya işleme ne demektir. Tarihte iğne oyası sanatı.
 

Duyguların En Zarif İfadesi


12. ve 13. yüzyıllarda kiliselerdeki kıdemli kimselerin dantelli kıyafetleri adeta “Dantelin kadar konuş” mesajını verirken, 16. yüzyılda dantele Venedik el atmış ve özellikle Venedik’in iğne ve mekik danteli -iplikle sarma olarak bilinen fisto adlı dantel çeşidi- oldukça ilgi görmüştür. Batı’da gittikçe yaygınlaşan danteli Fransızlar satın almak için hayli para harcamış, halkı eğitmek için dışarıdan dantel ustaları bile getirtmişlerdi. Ne var ki Batı’nın dantel anlayışı süslenmeden öteye gitmedi. Anadolu kadını ise oyaya süsün ötesinde mana verip emeğini gönlüne ortak etti.

Anadolu’da henüz 5-6 yaşlarındaki kız çocukları ellerine verilen tığ ve iplikle önce zincir çekmeyi öğrenirdi. Üstelik Osmanlı döneminde bugünün ilköğretimine denk gelen iptidaiye ders programında ev idaresi, aşçılık gibi derslerin yanı sıra el işi dersi de vardı. Zira ilerleyen zamanlarda kız çocukları gah çeyizini hazırlayacaktır, gah bunu meslek edinip geçimini temin edecektir.

“Başına bağlamış oyalı yazma / Yazarsan mektubun kahırlı yazma’’, “Çemberimde gül oya / gülmedim doya doya’’, “Al yazmanın oyası / Alnıma vurdu boyası”, “Oyalı da yazma başında / Oyaları kaşında” gibi çeşitli duyguları ifade eden sözlerle şiir ve türkülerimize giren oya, biraz da Anadolu kadınının edebini yansıtır.

Evinin işini, çocuğunun bakımını yahut bağ bahçe işlerini bitiren hanımlar eline tığını, iğnesini ve beraberinde ipini alır, bazen konu komşu veya kayınvalidesiyle sohbet ederek el işini örer bazen ise yalnızdır, elindeki dantelle dertleşir. Edebe aykırı gördüğü için darılamadığı eşine, söz dalaşına girmediği kayınvalidesine söylemediklerini danteline-oyasına işlerdi Anadolu kadını. Aynı zamanda sevincini, sevgisini, mutluluğunu da dökerdi oyaya. Kullanılan renkler vesilesiyle dile gelirdi oya. Yeşilli oyalar yeni gelinin evinden ve eşinden hoşnut olduğunu; sarı renkli oyalar mutsuzluğunu, yorgunluğunu; kırmızı renkli oyalar canlılığı, sevgiyi; mavi renkli oyalar rahatlığı ifade eder, duygular renklerle nazikçe dile gelirdi. Sadece renkler değildi mesaj veren, işlenen oyanın motifleri de konuşurdu. Mesela, gül oyası mutlu bir evliliği, beyaz sümbül oyası sadakat ve bağlılığı, acı biber oyası kadının eşine kızdığını, müjde oyası genç kadının bebek beklediğini haber verirdi.

Oya ve iğne oyasının tarihçesi. İğne oyası ile neler yapılır, nerelerde kullanılır.
 

Oyaların Kullanım Alanı


İğne, tığ, mekik ve firkete gibi çeşitleriyle bölgeden bölgeye değişen oyalar farklı kullanım alanlarına sahiptir. Bilhassa iğne oyaları eskiden para ve tütün kesesi, gözlük kılıfı, tespih, köstekli saat kılıfı, mendil kenarı süsleri olarak erkeklere özgü eşyalarda da kullanılarak, kadının eşine verdiği değeri gösterirdi. Benzer şekilde elbise ve geceliklerin kol ve yaka kısımlarında, saç tokasında, fularda kişisel süs öğesi olarak kendini gösterirdi. Bundan başka evlerdeki sandık, sehpa, tepsi, ayna, duvar panoları gibi eşyaların üzerlerini örterek göze hitap etmiş; yatak takımları, bohçalar, başörtüler, yemeniler, mevlit bezleri ve seccade kenarları gibi yerlerde ise çeyizlere albeni katmıştır.

Oyanın kullanımı geçmişte kalmayıp hala devam etmektedir. Bazı bölgelerimizde elbiselerde süs amaçlı kullanımı azalsa da tülbent ve yemenilerle beraber kadın aksesuarlarında ve bilhassa kızların çeyizlerinde hemen her yerde vazgeçilmezler arasındadır. Danteli nafaka teminine vesile kılmak ise eski zamanlara göre daha az. Fakat bu alanın hayır maksadıyla düzenlenen kermeslerle işlevini devam ettirdiğini söylemek mümkün. El emeğiyle oyaları tülbent, havlu, yatak takımı, masa, sehpa örtülerinin üzerine işleyen hanımlar, kermeslere yaptıkları bu bağışlarla emeklerine artık bambaşka duyguları yansıtıyor, Allah’ın rızasını kazanma ümidiyle ilmek ilmek dizilen oyalar, gösterilen gayretin hakkını vererek nice güzelliklere vesile oluyor.


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Huriye Karnap - Semerkand Aile Dergisi Sayı:170 s.12



nizami hayat logo