Görüş Bildir

Zamanın Farkında Olanlar Dünya Kafesinde Tutsak Değildir

Zamanın farkında olanlar. Dünya kafesinde tutsak olmak. Zamanın farkında olanlar tutsak değildir.

Zamanın birinde avcının biri hileyle bir kuş yakaladı, yakalanan kuş dile geldi ve avcıya şöyle seslendi:

- Ey ulu kişi! Sen çok koyun yedin, çok deve kurban ettin. Onlarla bile doymadın, benimle mi doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt vereceğim, bunlara uyarsan müşkülün hallolur.

- Birincisini beni elinde tutuyorken vereceğim. Eğer beğenirsen beni bırakırsın. O zaman ikincisini dama konduğumda, üçüncüsünü de şu ulu ağaca konduğum zaman söylerim.

Adam kuşu sıkı sıkı tutarak şunları söyledi:

- Hadi söyle bakalım birinci öğüdünü, beğenirsen seni bırakırım.

- Olmayacak sözü kim söylerse söylesin inanma!

Bu söz adama pek anlamlı gelmiş olmalı ki kuşu bıraktı, kuş uçtu dama kondu. Adamın dürüstlüğünü gören kuş ona ikinci ikinci öğüdünü söyledi:

- Geçmiş gitmiş şey, kaçmış fırsat için üzülüp ah vah etme.

Adam bu öğüdü de beğendi fakat bu söz onu bir müddet duraksattı. Kuş vakit kaybetmeden biraz daha geri çekilerek ulu ağaca kondu ve şunları söyledi:

- Benim karnımda on dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci vardı eğer beni elinden kaçırmasaydın o şimdi senin olacaktı.

Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını yolmaya başladı. Kuş seslendi:

- Öğüdümü ne çabuk unuttun? Ben sana geçmiş gitmiş şey, kaçmış fırsat için üzülüp ah vah etme demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın neden üzülüp duruyorsun. Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim ağırlığım üç dirhem, karnımda nasıl on dirhem ağırlığında bir inci bulunabilir?

Bunun üzerine adam kuşa şöyle seslendi:

- Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi, şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakalım.

Kuş adama,

- O iki öğüdü tuttun da üçüncü öğüdü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek çorak toprağa tohum atmak gibidir. Ahmaklık ve bilgisizlik yırtığı yama tutmaz! deyip uçtu gitti.

. . .

Sözün sahibi en güzelini bilir. Bize verilen ömür sermayesi elimizdeyken kıymet bilmeli, gönül kuşu uçmadan fırsatı değerlendirmeliyiz. İşte bize, yolun büyüklerinden Abdülhalık Gücdüvani ve Şah-ı Nakşibend kuddise sırruhuma hazretlerinin yola diktiği 11 Kandil’den dünya nimetlerinin havai oluşunun altını çizen ve bize esas olanın fayda sağlayacağını öğütleyen sözler bütünü olarak da hayatımıza tatbik edebileceğimiz ölçüler olarak görebileceğimiz öğütlerden biri… Onlardan biri ve belki de en önemlisi müminin zamanın farkında olma şuurudur diyebiliriz.

“Ey Yolcu, Yaşadığın anın farkında ol. Çünkü farkında olursan yolda aklını şeytan çelemez. Yaptığın işin, attığın adımın muhasebesini yap ki nefsinin esiri olma.”

Tasavvufî terbiyede yaşanan ânın farkında olmak büyük önem taşır. Bu irfân ocaklarının en büyük hedeflerinden biri, hiç şüphesiz kişiyi gafletten, ihmâlden, ertelemekten, bilinçsiz ve şuursuz bir hayat anlayışından korumak ve basiret üzere diri bir kulluk kıvamına ulaştırmaktır. Yeni tabirle farkındalık düzeyi yüksek hassas bir kişilik kalitesi kazandırmaktır. Bu sistemin temellerinin yüzyıllar öncesinden atıldığını uygulama ile tüm insanlara hizmet verdiğini müşahede ediyoruz.

Hz. Mevlana’nın -kuddise sırruh- deyişiyle “Sen göklere çıkmak, miraç etmek sevdasındaysan şunu bil ki oruç senin önüne gelen bir Arap atı gibidir.” Doğru teşhis, doğru tedavi ve doğru ilaç hedefe sağ salim ulaşmamıza vesile olur. Olmayacak hayallerin peşine dünyevi menfaatler için düşmemeli, bu hayallerin bize zarar vermesine engel olmalıyız. Zamanımızı kaybetmemeli, kendi hakikatimize uzak düşmemeliyiz. Sonradan elinden uçup giden kuşun ardından sızlanan adamın durumuna düşeriz. Ah etmek elimize ikinci bir kuşu getirip bırakmaz. Bu dünya hırsı gören gözümüzü kör eder de farkına varamayız. İnsanın bu konuda olduğu gibi her konuda haddini bilmesi rıza-i Bâriye teslim olmasının işaretidir.


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Utku Erikli - Mostar Dergisi Sayı:187 s.35



nizami hayat logo