Ümmet-i Muhammed’e Verilen Üç Nimet
İnsan hayatının kıymeti ömrün uzunluğuna değil, Allah yolunda harcanıp O’nun emirlerine uyulmasına, şeriat-ı ilahiyenin yaşanmasına bağlıdır. İbn Atâullah el-İskenderî k.s. hazretlerinin meşhur eseri el-Hikemü’l-Atâiyye’de bildirildiği üzere ümmet-i Muhammed’e üç nimet verilmiştir ki şu kısacık ömrü kıymetlensin. Bu nimetlerin ilki Kur’an-ı Azimüşşan, salavât-ı şerifeler ve zikirlerdir. İkincisi üç aylar gibi bereketli zamanlardır. Üçüncüsü ise kâmil insanlardır.
Allah Tealâ, kâmil insanları bu ümmete özel kılmıştır. Peygamber Efendimiz s.a.v. son peygamberdir. Ümmet-i Muhammed’i on dört asırdır ayakta tutan âlimler ve evliyalar da O’nun manevi mirasçılarıdır. Fazilet ve mertebece değil, ancak irşad vazifesini yürütmek yönünden peygamber vârisleridirler. Efendimiz s.a.v.’in “Ümmetimin âlimleri İsrailoğulları’nın nebîleri gibidir.” buyurduğu üzere…
Birinci nimet olan Kur’an-ı Azimüşşan, salavât-ı şerifeler ve zikirler, çok kısa sürede okunsa bile insanların nice manevi makamlara yükselmesine vesile olur.
Tevbe suresi 36. ayet-i kerimede buyurulduğu üzere “Allah Tealâ indinde ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dört tanesi haram olan aylardır. (Receb, Muharrem, Zilkâde ve Zilhicce). Bu aylarda nefslerinize zulmetmeyin.”
Her şeyin hakkına hukukuna riayet etmek lazım. Aksini yapmak zulüm, bunu yapan ise zalimdir. Receb ayına tâzimde bulunmak, hürmet etmek Allah Tealâ’yı tâzim sayıldığı için önemlidir. Şaban ayını tâzim ise Allah Rasulü s.a.v.’i tâzimdir. Bu iki ay ve Ramazan, mağfiret, rahmet ve bereketiyle kurtuluşumuza vesiledir.
İmam Gazalî k.s. hazretleri Ey Oğul adlı eserinde vaktin iyi değerlendirilmesiyle ilgili nasihat ederken şu hadis-i şerifi nakleder: “Kulun boş şeylerle vakit geçirmesi, Allah Tealâ’nın ondan vazgeçtiğinin alametidir.”
Ömrünün az bir kısmını da olsa, yaratılışının gayesi olan kulluğu terk ederek boş şeylerle geçiren kişiye elbette uzun bir müddet zahmet çekmek düşer.
Bir hadis-i şerifte de buyurulduğu üzere “Ahirette pişmanlık ve nedamet vardır. Cehenneme giren elbet pişman olur.”
Efendimiz s.a.v.’in bu sözü üzerine sahabîler sorar:
– Ya Rasulallah, cennette de pişmanlık var mıdır?
– Evet, cennette de pişmanlık vardır.
Cennette pişmanlık şöyle olur: Herkes birbirinin makamını görünce kendi durumuna hayıflanarak, “Ben de bir ömür geçirdim, o da... Yazık ettim kendime.” der. Akıllı insan pişmanlığını ölmeden çekendir.
İmam Gazalî k.s. hazretlerinin bildirdiğine göre, vefat eden kimseyi melekler karşılar ve birbirlerine derler ki:
– Bu Allah’ın kulu Rabbimize amel olarak ne getirdi?
Vefat edenin yakınları ise;
– Bu vefat eden kişi mirasçılarına ne bıraktı, derler.
İşte dünyanın hali budur. Dünya ehli kalan mirasla meşgul olurken, melekler kulun Allah katındaki amelinin kıymetini konuşurlar.
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Mehmet Ildırar - Semerkand Dergisi Sayı:243 s.25