Görüş Bildir

Ruh Halimdeki Dengesizliğin Çaresi Var Mı?

Ruh halimdeki dengesizlik. Dengesiz ruh halinin çözümü ve tedavisi.


SORU: 

Merhaba,

Son birkaç aydır duygularım çok dengesiz. Bazı günler güne mutlu, hevesli uyanıyorum; çoğu zaman da ortada hiçbir şey yokken depresif ve mutsuz başlıyorum güne. Uyku düzenim de fazlasıyla bozuldu şu süreçte. Hiç halim olmuyor, tahammülüm kalmıyor insanlara. Yersiz öfke patlamaları yaşıyorum, sonra da aşırı pişman oluyorum. En çok kendim üzülüyorum sevdiklerime öfke ile karşılık verdiğimde, yine kendime zarar vermiş oluyorum. Ben artık stabil, dengeli bir ruh halim olsun istiyorum. “Bugün güzel geçecek, insanlara karşı sabırlı ve anlayışlı olacağım” diye kendime söz verdiğimde, artık bu sözü tutabilmek istiyorum. Çünkü ne kadar iyiye niyet edersem edeyim bir yerde patlıyorum, sebebini ve nasıl olduğunu kendim dahi anlayamıyorum. Yakıp yıktıktan sonra “Ben şimdi ne yaşadım?” derken buluyorum kendimi.

Sizce ruh halimdeki bu dengesizliğin çaresi var mıdır? Sorun gerçekte nedir, çözemiyorum…

Nihal


CEVAP:

Merhabalar Nihal Hanım,

Olumlu duyguları yaşamak ve ifade etmek bize keyif verirken bahsettiğiniz gibi mutsuzluk, öfke gibi olumsuz duyguları yaşamaktan genelde kaçınırız.

Oysaki bütün duygularımız bize bir şey anlatmak için vardır. Bir ortamda utandıysak, oradan uzaklaşmamız gerekiyor olabilir. Ya da biriyle görüştükten sonra öfke hissediyorsak, o ilişkimizde yolunda gitmeyen bir şeyler olabilir ve bunları çözmek için çabalamamız gerekiyordur.

Hangi insanlarla iletişim halindeyken, hangi durumlarda, nerede, günün hangi saatinde daha çok olumsuz duygular yaşıyorsunuz, bunları irdelemenizi tavsiye ederim. Mesela bir arkadaşınızla her görüştüğünüzde birkaç saat öfkeli ya da çökkün hissediyor olabilirsiniz. Ya da genellikle sabahları depresif hissediyorsunuzdur. Bu spesifik örnekler üzerinden konuşacak olursak, arkadaşınızla ilişkinizde sizi rahatsız eden şeyleri bulmak ya da sabah saatlerinde size keyif verecek aktiviteler yapmak işe yarayacaktır. Duygusal tepkilerimiz, her zaman bilişsel süreçlerden sonra gelir. Yani bir olay yaşarız ve direkt bir duygumuz oluşmaz, arka planda her zaman bir düşünce vardır. Ancak bu düşünceler o kadar hızlı, o kadar kendiliğinden oluşur ki çoğu zaman bu düşüncelerin geldiğini fark etmeyiz bile. Ancak oluşan duygular doğrudan bu düşüncelerin ürünüdür.

Bunu şu şekilde açıklayayım: Samimi olduğunuz bir arkadaşınızla bir yürüyüş yolunda karşılaştığınızı ve onun yanınızdan geçip size selam vermediğini düşünün. Bu durumda zihninizden “Bana küs mü acaba?” düşüncesi geçtiyse sizde merak oluşur. “Beni görmezden geliyor” diye düşünürseniz, öfkelenirsiniz. “Herhalde dalgın, bu aralar yoğun olduğunu söylemişti” diye düşünürseniz, olumsuz bir duygunuz olmaz. Gördüğünüz gibi, duygusal tepkilerimiz yaşadığımız andaki düşüncelerimizin birer ürünüdür. Gün içinde sizi duygusal olarak zorlayan anları tekrardan gözünüzde canlandırıp o anda zihninizden neyin geçtiğini bulmaya çalışırsanız, verdiğiniz tepkiyi anlamlandırmanız daha kolay olacaktır.

Öte yandan zihnimizden geçenler ve duygularımız ne olursa olsun, çevremize belirli sınırlar çerçevesinde tepkiler vermek de bizim insan olarak sorumluluğumuz. Zihnimizden geçen düşünceler bir kişiye kaba davranmayı ya da bağırmayı haklı çıkarmaz. Duygularımızı bir anda değiştirmemiz mümkün olmasa da davranışlarımızı değiştirmek her zaman bizim elimizdedir. Eğer yaşarken zorlandığınız duygu öfke ise öfkelendiğinizde tepki vermeyi biraz geciktirmekle işe başlayabilirsiniz. Tepki vermeden önce bir kırmızı ışık yandığını ve yeşil ışık yanana kadar beklediğinizi hayal etmek işinize yarayabilir.

Bir kişiye bağırdığımızda sorunları kısa vadede çözeriz ancak orta vadede pişmanlık ve uzun vadede ilişkimizi bozma ya da kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız. Bu yüzden tepki vermeden önce bu kar-zarar hesaplamasını yapmanız önemli. Duygusal olarak zorlandığınız durumlar için alternatif tepkiler düşünmelisiniz. Birine kızdığınızda ona gülümsemek, o an için konuşmak istemediğinizi söylemek ya da odayı bir süreliğine terk etmek gibi farklı tepkiler eski işlevsiz davranışlarınızdan kurtulmanızı sağlar. Yaşamış olduğunuz süreci, ilişkilerinizi yıpratmadan geçirmeye çalışmanızda fayda var.

Kendinize “Bugün güzel geçecek, insanlara karşı sabırlı ve anlayışlı olacağım” gibi hedefler koyduğunuzdan bahsetmişsiniz. Bir günün güzel geçmesi tamamıyla sizin kontrolünüzde değildir. Ayrıca insanlara karşı sabırlı ve anlayışlı olduğunuz birçok an da vardır ancak bu durum yine de sizin rahatsızlığınızı engellemiyordur. Bu sebeple kendinize daha spesifik ve gerçekçi hedefler koymalısınız. Gün sonunda tümüyle başarılı olamasanız da “Bugün anneme öfkelendim ama kırıcı bir söz söylemedim” gibi küçük başarılarınızı da takdir etmelisiniz.

Yaşadığınız durum muhtemelen bir anda oluşmamıştır, bir anda geçmesini beklemek de hata olur. Bu süreçte duygusal tepkilerinizi kontrol edebilmek için duygularınızın size ne anlattığını bulmaya çalışın, onları kabul edin ve size ve çevrenize zarar vermeyecek bir şekilde duygularınızı yaşamaya çalışın.


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:213 s.36



nizami hayat logo