SORU:
Merhaba,
16 yaşındaki kızım maalesef telefon bağımlısı. Kendisiyle iletişim kurmakta zorlanıyoruz, babasıyla bana hemen bağırıyor. Özellikle son zamanlarda çığlık atarak tepki göstermeye başladı. Babası ömründe ilk kez, kızıma bu saygısızca davranışından dolayı tokat attı. Bunun üzerine bizimle bir hafta konuşmadı, odasından çıkmadı. Kendisiyle güzellikle konuşarak, büyüklerin de bazen hata yapabileceğini dile getirerek yeniden iletişim kurdum. Şimdi ilişkimizi onarmaya gayret ediyoruz, telefon konusunda da sürekli konuşuyorum onunla. Bağımlı olduğunu kabul etti fakat çözüm için çaba sarf etmiyor.
Sizce şu aşamada ne yapmamız gerekiyor?
CEVAP:
Merhaba,
Günümüzde teknolojinin hayatımıza getirdiği kolaylıklar yadsınamaz. Ancak özellikle akıllı telefon, tablet gibi ellerimizden düşmeyerek vaktimizi çok fazla alan teknolojik aletler; üzerinde kontrolümüzün kaybolması, ölçüsüz ve sınırsız kullanılması nedeniyle birçok tehlikeyi beraberinde getiriyor.
Kişinin kendisine erişemediğinde ciddi yoksunluk belirtileri göstermesi, o şeye bağımlı olduğunun en bariz göstergesidir. Bunun haricinde bağımlı bireyler uzun süre telefon, bilgisayar başında oturduklarından sık sık fiziksel sorunlardan şikayet ederler, uyarı alınca da “Hayır, o kadar kullanmadım” gibi cümlelerle itiraz eder veya yalan söylerler, sanal ortamda iletişim kurmayı yüz yüze konuşmaya tercih ederler, yemek yemek gibi temel ihtiyaçlardan feragat eder ya da ders çalışmak gibi sorumluluklardan kolaylıkla kaçabilirler. Ancak, kızınızın telefon bağımlılığından önce sizin evde halletmeniz gereken konu, aile içi iletişimi tekrar gözden geçirmeniz olmalıdır.
Biliyorsunuz, ergenlik döneminde gençlerle iletişim kurmak diğer zamanlara göre biraz daha zordur, ancak ne yazık ki problemlerin çözümü de sağlıklı iletişimle mümkündür. Hiç kimse mükemmel değildir. Eşiniz bu zor süreçte dayanamayıp tokat atmış olabilir, ancak bu davranışın hata olduğunun sizin tarafınızdan değil, olaydan bir müddet sonra -ortalık durulduğunda- babası tarafından dile getirilmesi gerekirdi. Geç kalınmış olsa bile yine de üzerinde konuşulabilir. “Telefonla çok fazla vakit geçirmen hem sağlığını hem başarını olumsuz etkiliyor. Seni sevdiğim için bundan zarar görmen beni üzüyor ve sözümü dinlemediğinde sinirleniyorum. Hiç istemediğim halde sana vurdum. Bu soruna birlikte bir çözüm bulalım” gibi samimi cümlelerle babanın açıklama yapması, kızınızın da kendini açmasını sağlayacaktır. Ergenlik döneminin gelgitlerini anlamak ve kızıyla daha iyi iletişim kurabilmek için eşinizin konuyla ilgili birkaç yazı okuması da yol gösterici olabilir. Bu gibi olaylar üzerine konuşmanın sınırlarını çizmek çok önemlidir, yoksa konu istenmedik yerlere gidip daha büyük sıkıntılar ortaya çıkabilir.
Kızınıza yaklaşımınızda sert tutumlardan kaçınmalısınız. Tatlı-sert bir tutum içinde belli kurallar koyun ve kurallarınız konusunda net olun. Akşamları kızınızın elinde telefon olmasını istemiyorsanız, elzem konular dışında sizler de telefon kullanımınızı sınırlandırın. Ailece ekransız saatler oluşturun, bu sürenin bir kısmında -hiç değilse haftada birkaç kez- hadis-i şerif, sahabe hayatından örnekler veya kıssalar okumaya gayret edin.
Kızınızdan yapmak isteyip fırsat bulamadığı işleri bir yere yazmasını isteyin. Yetenekleri, ilgileri, öğrenmek istediği sanat, spor vb. etkinlikler olabilir. Bunları nasıl gerçekleştirebileceği üzerine birlikte konuşun.
Arkadaş ilişkilerini internetsiz, doğal ortamlarda geliştirip güçlendirmesi için siz de yardımcı olun. Onları bir araya getirecek aktiviteler hazırlayın.
Evinizde güvenli internet kullanımı olmasına dikkat edin. 16 yaşında bir lise öğrencisinin ödevler dahil günlük internet kullanım süresinin 2 saati aşmaması gerekir. Bu konuyu kızınızın fikirlerine değer verdiği bir öğretmeniyle paylaşın, onun da kızınıza bu konuda bilgi vermesini, destek olmasını rica edin.
Unutmayın, kızınızla kuracağınız sağlıklı iletişim ve sevgi, bu problemi aşmada ilk adımdır. Sevgi temelli iletişimin çözemeyeceği sorun yoktur. Selam ve dua ile…
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:179 s.34