Görüş Bildir

Kendimi Kırk Yıldır Evli Gibi Hissediyorum

Kendimi uzun süredir evli gibi hissediyorum. Erken ve uzun evlilik.


SORU

Ben 24 yaşındayım, lisans mezunuyum ve 4 aylık evliyim. Eşim işi gereği haftanın 4 günü hiç evde olmuyor. Bu günlerde evimizde yalnız kalmama müsaade etmiyor. İlla ki onun ailesinin evinde kalmamı istiyor. Ben ise kendi evimde her açıdan daha rahat ve huzurluyum, kendime vakit ayırabiliyor, ders çalışabiliyorum. Bu konuyu onunla konuştum ama kesinlikle fikrinden dönmüyor ve beni konuştuğuma pişman edecek bir şekilde tavır sergiliyor. Beni kendisiyle cezalandırıp geri adım atmak zorunda bırakıyor. Her seferinde benliğim zedeleniyor. Evlendiğimizden bu yana eşim işe gittiğinde ben ailesine gidiyorum. Bu durum beni çok bunaltıyor. Buna bağlı olarak içimden eşime kızıyor, ona karşı bileniyorum. Tabii onun bundan haberi olmuyor. Sonra herhangi bir konuşmamızda bu içimdeki duygu ve düşüncelere bağlı olarak gerginlik çıkarıyorum, huzurumuz bozuluyor. Bunun dışında izinli olduğu diğer günlerde ise sürekli dışarıya çıkıyor, arkadaşlarını tercih ediyor. Evde veya dışarıda birlikte farklı bir şeyler yapamıyoruz, buna yanaşmıyor, hep bir şeyleri bahane ediyor. Kendimi kırk yıldır evli, hayattan yorulmuş, yapacak bir şeyi kalmamış ve değersiz biri gibi hissediyorum.


CEVAP

Her evlilikte maddi ya da manevi geçim için yapılan fedakarlıklar vardır, sizin de evliliğiniz için fedakarlık yapmaktan kaçınmayacağınızı tahmin ediyorum. Ancak yaşadığınız durum zorunlu bir halden çok eşinizin bir seçimine benziyor. O kadar büyük bir fedakarlık yapıyorsunuz ki bunu ancak zorunlu olduğunuz hallerde yapmaya ikna olabilirsiniz. Bu durumda eşinize öfke duymanız çok normal. Yaşamış olduğunuz tükenmişliği çok net ifade etmişsiniz. Eşinizle yaşadıklarınızı açıkça konuştuğunuzu tahmin ediyorum, bu konunun halihazırda sizi yıprattığını ve daha fazla bu şekilde yaşamanın size ve ilişkinize vereceği zararlardan korktuğunuzu açıkça dile getirmeniz önemli.

Eşinizle konuşmak fayda sağlamadıysa birer aile büyüğünüzle bir araya gelerek bu konuyu gündeme almayı deneyebilirsiniz. Eşiniz kendi evinizde kalmanızı neden istemiyor, ne gibi kaygıları var, ne olursa bu konuda iyi hisseder, onu da sizi de memnun edecek şekilde bu sorunu nasıl çözebilirsiniz? Uzun süre boyunca yapmak istemediğiniz bir şeyi (4 gün eşinizin ailesinin evinde kalmak gibi) yaptığınız zaman hem kendinize hem eşinize karşı çok daha fazla öfke biriktirebilir, eşinizle ilişkinizdeki olumlu yönleri görememeye başlayabilirsiniz. Evliliğiniz için başka bir zamanda fedakarlık yapmanız gerektiğinde, kendinizde bu gücü bulamayabilirsiniz.

Eşiniz haftanın çoğunu dışarıda geçirdiği için evliliğe adapte olmakta zorlanmış olabilir. Evde olduğu günler için birlikte konuşarak belirli rutinler oluşturabilirsiniz. Her hafta dışarıda ve evde birlikte yapılacak etkinlikler (pazar kahvaltısı, film izlemek, kahve içmek gibi) ya da evdeki işlerle ilgili görev paylaşımı planlayabilirsiniz. Aranızda muhabbet oluşması, birbirinizi tanımanız ve birlikte keyif alarak yapacağınız aktiviteler bulmanız biraz zaman alabilir.

İlişkilerde yaşadığımız güçlükler bizi bazen travmatize edebiliyor, kendilik algımızı etkileyebiliyor. Evlilik de kurduğumuz en yakın ilişki olduğu için buradaki doyum ya da doyumsuzluk sizin kendinizi tamamen olumsuz bir şekilde algılamaya başlamanıza sebep olabilir. “Benliğim zedeleniyor, kendimi hayattan yorulmuş, yapacak bir şeyi kalmamış, değersiz biri gibi hissediyorum” demişsiniz. Bu düşüncelerin yaşadığınız zorluklara bağlı ve yalnızca “algılarınız” olduğunu kendinize sık sık hatırlatmanızı tavsiye ederim. Şu anda somut bir zorluk yaşıyorsunuz ve biraz güçsüz düşmüşsünüz.

Öte yandan kendimizi yalnızca bir kaynaktan beslemeye çalışmak da bize yetmeyebilir. İş dünyasında “tükenmişlik sendromu” diye bilinen bir durum vardır. Bu sendromu yaşayan kişiler fiziksel ve duygusal anlamda aşırı derecede yorulmuş hissederler, işlerine daha fazla odaklanamamaya ve hayattan keyif alamamaya başlarlar. Bizler de bazen ilişkilerde bunu yaşarız, hem sorunlarla uğraşarak hem de sorunların oluşturduğu etkileri (çok öfkeliyim, bu sorunları aşamam, çok güçsüzüm gibi cümlelerle) düşünerek çok fazla zaman geçiririz. Böylelikle hem yaşadıklarımızdan dolayı yıpranırız hem de bizdeki etkilerini tekrar tekrar düşünerek bu döngüden çıkacak enerjimizi tüketmiş oluruz. Evlilik öncesindeki hayatınızda size keyif veren aktiviteleri yapmanız ve kendinizi iyi hissettiren insanlarla bir araya gelmeniz, ilgi alanlarınıza zaman ayırmanız biraz güç kazanmanızı sağlar.

Eşler arasındaki muhabbet mutlu bir yuvayı her zaman garanti etmiyor, evlilik büyük ölçüde sorunlar yaşandığı zaman iki tarafın da inisiyatif almasını gerektiriyor. Eğer siz haftanın dört gününü istemeyerek eşinizin ailesinin yanında geçiriyor, diğer günlerde de evde yalnız kalıyorsanız, bu sizin tek başınıza çözmeniz gereken bir sorun değildir. Eşiniz yaşadığınız güçlükleri anlamıyor yahut çözüm için adım atmak istemiyorsa birlikte bir uzmandan destek almanız faydalı olacaktır.


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:211 s.32



nizami hayat logo