Görüş Bildir

Kafkas Kartalı Şeyh Şâmil

Şeyh Şamil kimdir. Kafkas Kartalı Şeyh Şamil. Şeyh Şamil’in hayatı ve savaşları.

Deli Petro’nun vasiyeti üzerine sıcak denizlere inmek için İslâm topraklarını kendisine hedef seçen Rus çarları, ordularını güneye doğru sevkettiklerinde karşılarında Kafkaslar’ın yiğit evlatlarını buldular. Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma sancısına tutulup, askerî teşkilatını yeni baştan düzene sokmaya çalıştığı ve bir yandan da Kırım Harbi’nin sıkıntılarıyla uğraştığı dönemde, doğuda beliren Rus tehlikesi “Kafkas kartalları” tarafından belli bir süre durduruldu.

Şeyh Şâmil’in liderliğinde Rus ordularına karşı koyan Çeçenler ne yazık ki Devlet- i Aliyye’den (Osmanlı Devleti) yardım göremediler. Bugün olduğu gibi... Buna rağmen, cennet iştiyakı ve dünyada ulaşılabilecek en yüce mertebe olan şehidlik uğruna, çarlık ordularının Kafkasya’ya yayılmalarını önlemek için bağırlarını siper ettiler.

Başlarında büyük bir lider vardı... Kendini Allah yoluna adamış, milleti için gözünü budaktan esirgemeyen, büyük bir âlim ve Nakşibendîliğin kâmil mürşidlerinden Hz. Şeyh Şâmil…

Allah yolunun bu sadık yolcusu, aynı zamanda “imam” rütbesiyle Kafkas istiklal ve hürriyet hareketinin de lideriydi. İki cihadı nefsinde birleştirmiş gerçek bir mücahiddi. Küçük cihad ile büyük cihadı hayatına nakış nakış işlemiş, otuz ilâ altmış beş yaşları muharebe alanlarında geçmiş, gazilik rütbesine ermiş ve kader onu Kafkas mücahidlerinin serdarlığına getirmişti.

Uzun ve yorucu geçen mücadele yıllarından sonra, gerekli destek ve ikmalin de gelmemesiyle sonuca ulaşamadı. Mücahidlerden katbekat güçlü çarlık orduları tarafından teslim alındı.

Esir düştüğünde Şeyh Şâmil, kanatları kırılmış bir kartal gibiydi. Rus çarı ve generalleri kendisini hürmet ve nezaketle karşıladılar. Bu büyük gazinin kılıcına dokunmadılar.

Rus çarı, Şeyh Şâmil’in Hicaz’a gitme arzusunu geri çevirmedi ve çıkacağı mübarek yola saygıyla uğurlandı. Yetmiş beş yaşlarında, Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed’e (s.a.v) komşu olarak vefat etti.

Sevgili Peygamber’inin livaü’l- hamd sancağının altına koşarken ardında asırlarca söylenecek bir kahramanlık destanı bıraktı.

İşte o destan hayattan bazı sahneler:
 

Ölüme Meydan Okumak


Bir avuç mücahid Rus müfrezesi tarafından çevrilmiş, kıyasıya çarpışma oluyordu... Öğleden beri, güneşin yakıcı sıcaklığında kılıç sallayıp, dipçik omuzlayan yiğitler güz yaprağı gibi birer birer dökülüyordu... Şâmil’in kılıcına rast gelen başlar omuz üstünde kalmıyordu.

Muharebenin şiddetli bir anında bir taşı kendisine siper edinmiş olan bir Rus askeri, fırladı ve elindeki süngüyü bütün hıncı ve kuvvetiyle Şâmil’e saplayıverdi.

Süngüyü yiyen Şâmil, kılıcını salladı, fakat hedefi tutturamadı. Asker kılıca uzak düşmüştü. Şâmil hiç tereddüt etmeden süngüyü hızla kendisine doğru çekti. Süngünün ucu Şâmil’in sırtından çıkarken asker de Şâmil’e yaklaşmış oldu. Şâmil hemen kılıcını salladı ve Rus askerinin başını gövdesinden ayırdı. Sonra koca mücahid göğsünü delen süngüyü çıkarıp attı. Bütün bu işler bir anda olmuştu. Durumun vahametini kimseye belli etmeden çevresini saran Rus askerlerinin çemberini yararak, çökmekte olan akşam karanlığında dağlara doğru koştu.
 

Rus’a El Uzatan Rus’tur


İmam Şâmil, harpten yüz çeviren ve Rus’a el uzatan Rus’tur diyor, Kafkas mücahidleriyle beraber Rus birliklerine karşı savaşıyordu. Şâmil:

- Vatan hürriyetine, saadetine, refahına ve servetine göz dikenlere, el uzatanlara aman vermeyiniz. Sizi kovdukları ve geri sürdükleri bir karış yurt toprağını düşman elinde bırakmayınız. Onları daima geldikleri yere sürünüz. Adam öldürmek ve Allah’ın binasını yıkmak fena şeydir; fakat vatan uğruna ölmek veya öldürmek, Allah’ın kulları için mukaddes bir vazifedir…

Çeçenler çarpışmaktan bitkin düşmüşlerdi. Şâmil’in annesini anlaşma yapılmasını teklif için Şâmil’e gönderdiler. Anası,

“- Ruslar’la mütareke yap oğul” deyince, İmamın yüzü bembeyaz olmuştu. Yaşlı kadın bunu farkedince kötü bir iş yaptığını anladı. Ama artık çok geçti. İmam iki ateş arasında kalmıştı. Bir tarafta incitilmesi haram olan muazzez bir ana kalbi, diğer tarafta ise daima ayakta tutulması farz olan cihad ve istiklal ruhu yer alıyordu. Anasına baktı ve sessizce odayı terkedip mescide çekildi. Kadın,

“Keşke ağzım kurusaydı da, oğluma bu ricada bulunmasaydım...” diyordu.

İmam Şâmil, bizzat halledemeyeceğine kanaat getirdiği milletinin hayatına ve hukukuna ait büyük kararları vereceği zaman Allah’ın huzuruna koşardı.

Mescidden uzun zaman ses çıkmadı ve sessiz bekleyiş üç gün sürdü. Üçüncü günün sabahı mescidin kapısı açıldı. Şâmil dışarı çıktı. Kalabalığa doğru ilerledi:

“Anam cezasını çekecektir...”

Sanki bir kasırga esti, yer gök titredi. Yaşlı ana ileri çıktı:

“Oğul! Allah’ın adaletini yerine getirmekten bir lahza geri durursan sana verdiğim süt haram olsun...”

Yiğitler hıçkırıklarını duyurmamak için kendilerini sıkıyorlardı. Kadın diz çökmüştü. Şâmil eğildi, anasını kaldırdı ve sarıldı. Gözleri mücahidlerindeydi:

“Bu benim anamdır. Kalbim Allah’a açık ve malum. Üzerimde büyük hakkı, sayısız nimetleri bulunan bu aziz kadın hakkındaki ağır hükmü tatbik etmek, Kafkasya’nın milyonlarca anasına kıymak demektir. Çok düşündüm. Anamın kalbi düştüğü hatanın cezasını çekti, cezanın cismanî kısmını onun her şeyine vâris olan ben, oğlu çekeceğim.”

Ve ortaya doğru yürüdü, elbisesini çıkardı, cezayı arzetti:

“Allah’ın emrini yerine getirmekte tereddüt edenlere lânet... “

Dizlerinin üstüne çöktü. Tam yüz kamçı. Naiblerin yalvarması fayda vermedi. Yüzüncü kamçı bitince, “Allahüekber” deyip doğruldu.

“Rus’a el uzatan Rus’tur” dedi ve mescide doğru yürüdü.
 

“Domuz Haramdır”


Kafkas Kartalı İmam Şâmil, nihayet yakalanmıştı. Çar tarafından sarayda ağırlanıyordu. Bu sırada çar tarafından verilen bir ziyafette çeşitli yemekler yeniliyordu. Şâmil’in önünde tepeleme bir pilav ve kızarmış kuzu vardı. İştahla yiyordu. Çar, bir avuç imanlı kahramanıyla Rus ordularını perişan eden Şâmil’i, şişmanca bir kumandanına göstererek,

“İştahı hayli yerinde” dedi, general de,

“Evet, haşmetmeab... Beni bile yemesinden korkuyorum” diyerek şaka yaptı. Çarın emriyle bu sözler Şâmil’e tercüme edildi. Şâmil ciddiyetini bozmadan tercümanı dinledi ve,

“General bu hususta endişe duymasın, çünkü ben müslümanım. Müslümana domuz eti haramdır.”

Tasavvufun miskinlik olduğunu iddia edenlere bütün hayatıyla cevap veren bu büyük mürşidin, Allah sırrını takdis etsin. Bugünlerde büyük bir kıyıma maruz kalan mazlum torunlarının da yâr ve yardımcısı olsun...


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Tarih Aynasında Osmanlı - Eşik Yayınları



nizami hayat logo