Görüş Bildir

İslam Ülkelerinde Ramazan Gelenekleri

İslam ülkelerinde ramazan gelenekleri. Farklı ülkelerdeki müslümanların ramazan gelenekleri.

Ramazan Kur’an ayıdır, oruç ayıdır. Sabır, tevekkül, tefekkür, zikir ayıdır. Merhamet, kardeşlik, dayanışma ayıdır. Bu ay Müslümanlar arasında geçmişten günümüze büyük bir coşku ve heyecan içinde karşılanmış, hüzün içinde uğurlanmıştır. Ramazan ayı etrafında yeme içmeden günlük hayatın akışına, sokaklardan evlere, camilerden mescitlere, edebiyattan musikiye çok geniş bir kültür ve gelenek oluşmuştur. Bu kültür ve gelenek Ramazan ayının coşkusunu gelecek nesillere taşımakta elbette çok önemli bir unsurdur.

Doğu’dan Batı’ya, Asya’dan Avrupa ve Afrika’ya kadar çok geniş bir yelpazede yer alan İslam ülkelerindeki Müslümanlar, bu ayda Kur’an hatimlerinde, iftar ve sahurlarda, fıtır sadakaları ve her türlü yardımlaşmada, ilim sohbetlerinde, zikir halkalarında kıtaları, zaman ve mekanı aşan bir buluşma içindedir. Ramazan ayının sokaklara taşan heyecan ve coşkusunu ise her ülke farklı şekillerde yaşamaktadır.

Afganistan’da ramazan gelenekleri. Afganistan'da ramazanda iftar geleneği bulani ekmeği.

Afganistan’da Ramazan Gelenekleri


Yıllardır savaşın gölgesi altında yaşayan, günümüzde de fakirlikle imtihan olan Afganistan’ın dört bir yanında Ramazan ayının hilali görünür görünmez sevinç ve mutluluk gösterileri yapılır. Onlar bu geceyi “dirilerin bayramı” olarak adlandırır ve çeşitli tatlılar yaparak bu geceyi kutlar. İlk oruç günü de ülkede resmi tatildir.

Ramazan ayında hayat bu topraklarda sahurdan başlar. Sahur sonrası çarşı pazar kurulur, resmi kurumlar çalışmaya daha erken saatlerde başlar. Okullar da derslere erken saatlerde başlamaktadır. Öğleden sonra da herkes evinin yolunu tutar. İftar sonrası ise sokaklar yeniden hareketlenir ve herkes teravih namazı için camilere akın eder.

Akşam ezanından hemen sonra Afgan kız çocukları Kabil sokaklarında gelen geçenlere “bulani” isimli sebze ve yağdan yapılan ekmeği dağıtırlar. Afgan erkek çocukları da Ramazani geleneğini yerine getirirler. Bu gelenek, Ramazan ayının son on günü iftar ve akşam namazından sonra çocukların sekiz kişilik gruplar halinde evlere uğramaları ve birlikte şiirler okumaları üzerine kurulu bir gelenektir. Bu şiirlere “Ramazani” denir. Ev sahipleri de çocuklara tatlı, şeker, para, çikolata gibi hediyeler verir. Afganistan iftar sofralarının vazgeçilmezi ise “cilebi” tatlısıdır. Un, şeker ve yumurtayla yapılan hamurun yağda kızartılmasıyla hazırlanan cilebi tezgahlarının önünde iftar öncesi uzun kuyruklar oluşur.

Saraybosna’da ramazan gelenekleri. Saraybosna Begova Camii. Balkanlarda ve Bosna Hersek’te ramazan gelenekleri.

Balkanlardaki Osmanlı’da Ramazan


Balkanlarda Ramazan ayının ayrı bir yeri ve ehemmiyeti vardır. Minareler ışıklarla aydınlatılır, dükkanlar süslenir ve sokaklara, çarşı pazara Ramazan gelir. Ramazan gelenekleri, uzun yıllar baskı ve zulüm altında yaşamış Müslümanların inançlarını korumalarında ve gelecek nesillere aktarmalarında büyük bir etken olmuştur. Başkent Saraybosna’daki Begova Camisi’nde yüzyıllardır sahurdan sonra on hafız tarafından mukabele okuma geleneği sürdürülmektedir ve bu mukabeleyi dinlemek için Bosnalılar sahur sonrası camiyi doldurmaktadır. Bu gelenek soykırıma uğradıkları doksanlı yıllarda da kesintisiz devam etmiştir. Bir gece caminin avlusuna 5-6 bomba düşer fakat mukabele devam eder ve cemaat de mukabeleyi takip eder. Savaşın en yoğun yaşandığı günlerde yine mukabele okunur ve cemaat camiden çıktığında avluya 4 top mermisi düşer. 30 güvercin ölür fakat hafızlardan hiçbirine bir şey olmaz. Adeta her bir hafız için üç güvercin düşmüştür toprağa.

İftar vaktinin yaklaştığı saatlerde de Bosna Hersek’e özgü Ramazan ekmeği olan somunun kokusu sokaklardan buram buram yayılır ve fırınların önünde somun kuyrukları oluşur. Somun, Osmanlı’dan kalmadır ve beş yüz yıllık bir geçmişi olduğu bilinmektedir. İlk kez Gazi Hüsrev Bey’in talebi ile yapıldığı rivayet edilmektedir.

Kırım’da ramazan gelenekleri. Kırım tatarlarında ramazan gelenekleri.

Kırım’da Ramazan Gelenekleri


Kırım Tatarları, Kırım Yarımadası’ndaki Türki halktır. Uzun yıllar Rus zulmü altında yaşamak zorunda kalmışlar, zaman zaman zorunlu olarak göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Yaşadıkları bu zulümler onların kendi benliklerine ve inançlarına daha sıkı bağlanmalarında bir etken olmuştur.

Kırım’da halk şairleri Ramazan ayı için pek çok şiir yazmışlardır. Bunların en güzel örneklerinden biri Şeremezan şiirleridir. Bu şiirler Ramazan ayının on beşinci gecesine kadar teravih namazından sonra gençler tarafından ev ev gezilerek söylenir. Şeremezan şiirleri Ramazan hilalinin doğduğunu müjdeler ve Müslümanları şükür ve duaya davet eder:

“Şeremezan ayları tuwdı ferman

El köterip dua kılmak canga derman.

Ol Muhammed Mustafa’ya bizden selam.

Ya Muhammed Medine’de ya Şeremezan.”

Ramazan ayının son gecelerinde ise 10-15 genç iftardan sonra evleri dolaşarak elveda ilahileri okur.

“Konuk idin bize bir ay

Şimdi bizi terk ittin.

Zikir, tesbih hem teravih

Elveda artık gittin.”

Mısır’da ramazan gelenekleri. Mısır’da iftar ve sahur gelenekleri. Mısır’da ramazanda sütlü hurma geleneği.

Mısır’da Ramazan Gelenekleri


Bir Orta Doğu İslam ülkesi olan Mısır’da da Ramazanlar geldi mi “Maidetür Rahman” yani Rahman Sofrası denilen Ramazan çadırları kurulur. Dükkanlarda ise Ramazan ayından bir ay kadar önce Ramazan ışıkları denilen çeşit çeşit lambalar beğeniye sunulur. Evlerin balkonlarına renk renk, boy boy bu lambalardan asılır. Bu lambalar Ramazan ayının yaklaştığını haber verir.

“Kur’an Mekke’de nazil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı” sözü meşhurdur. Gerçekten Mısır denilince akla davudi sesli hafızlar, kurralar gelir. Mısır’da Ramazan ayı da evi, sokağı, her bir yüreğiyle yaşanan bir Kur’an ayıdır. Otobüste, dolmuşta, metroda, çarşı pazarda, akla gelebilecek her yerde ellerde Kur’an vardır ve dudaklar mırıl mırıl Kur’an ayetlerini fısıldar. Yine otobüs, dolmuş gibi araçlarda şoförler Abdussamet gibi güzel sesli kurraların kasetlerini yolculara dinletir. Böylece ülkede bulunan her inanç ve milletten insan Kur’an-ı Kerim’i dinler. Ramazan ayının son 10 günü camilerde itikafa girme geleneği de Mısır’da oldukça yaygındır.

Mısır’da iftarlar genellikle sütlü hurma ile açılır. Bunun için iftar saatinden 2-3 saat önce 4-5 adet hurma süt dolu bardağa konur. Böylece hurmanın tadı süte iyice geçmiş olur ve bu sütle oruç açılır. Sahurlarda ise “karın çivisi” denilen, ezilmiş kara bakladan yapılan ful yemeği tüketilir. Ful, kara baklanın üstüne yağ, kimyon, tahin konup -bazen de limon sıkılıp- soğan ve domates doğranarak hazırlanır. Bu yemeğin özelliği insanı tok tutmasıdır.

Yemen’de ramazan gelenekleri. Yemen’de ramazanda göze sürme çekme geleneği.

Yemen’de Ramazan Gelenekleri


Yine bir Orta Doğu ülkesi olan Yemen’de Ramazan ayına has erkekler arasında sürme çekme adeti vardır. Göze sürme çekme Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) sünneti olarak bilinir ve her Ramazan ayında başkent Sana’daki Ulu Cami’nin avlusunda cemaate sürme çekilir. Bunun için gönüllü sürmeciler sıraya giren cami cemaatine “Rasulullah’ı en çok kim seviyor?” diye sorar ve sürme çektiği kişilere salavat okutur. “Kim çok seviyorsa o daha çok salavat getirir” diyerek cemaati salavat çekmeye teşvik eder. Bu gelenek Yemen’de bin yıldır sürdürülmektedir.

Yemen’de iftar sofraları denildiğinde ilk akla gelen kıymalı, peynirli ya da patatesli olarak hazırlanan muska böreğini andıran “sembosa”dır. Hayırseverler tarafından camide sembosa dağıtılarak iftar yaptırılır. Oruçlarını sembosa ile açan Yemenliler, namazın ardından evlerine giderek iftarlarını yaparlar.

Endonezya’da ramazan gelenekleri. Endonezya’da ramazanda ikindi pazarları geleneği.

Endonezya’da Ramazan Gelenekleri


Endonezya, Müslüman nüfusu en fazla olan ülkedir. Ülkede Ramazan ayının gelmesiyle birlikte “ikindi pazarları” kurulur. Bu pazarlar iftar vaktini beklemek için tercih edilen mekanların başında gelir. Burada yerel aşçıların hazırladığı yöreye ait atıştırmalıklar ile ana yemekler de satışa sunulur. Aynı zamanda bu mekanlar Ramazan ayındaki kardeşlik ve dayanışmanın da merkezidir.

Afrika’da ramazan gelenekleri. Nijerya’da ramazan gelenekleri.

Afrika’da Ramazan Gelenekleri


Nijerya’da Ramazan ayının ilk gecesi çocuklar ve gençler davul çalarak sokak sokak dolaşırlar ve Ramazan ayını, Ramazan ayının önemini insanlara anlatırlar. Bu törenler “Büyük Ayın İlk Gecesi” törenleridir. Bu törenlerle Ramazan ayına erişmenin mutluluğu hep birlikte yaşanmış, Ramazan ayı hatırlatılmış olur.

Nijerya’da Müslümanlar arasında bir başka Ramazan ayını karşılama geleneği de “Bekarların Emiri” ismi verilen törendir. Ramazan ayının arifesinde yapılan bu törende bekarların emiri olarak bilinen kişi arkadaşlarıyla birlikte ata binerek boşanmış ya da evlilik yaşı geldiği halde henüz evlenmemiş kişileri ziyaret edip en kısa sürede evlenmedikleri takdirde onları sembolik olarak tutuklanacakları yönünde ikaz eder. Bu gelenek Peygamberimizin (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) evlilik sünnetini hatırlatmak ve boşanmayı kınamak maksadıyla yerine getirilir.

Özbekistan’da ramazan gelenekleri. Özbekistan’da ramazanda iftar gelenekleri, özbek pilavı, samsa böreği ve nişalda tatlısı.

Özbekistan’da Ramazan Gelenekleri


Özbekistan bir Asya ülkesidir ve Semerkand, Buhara gibi şehirlerinde yetişen mutasavvıflarıyla İslam tasavvufunun özellikle de Nakşibendiliğin doğduğu topraklar olarak anılır. Özbek halkı Sovyetler Birliği baskısı altında iken ve İslam dinine ait her türlü ibadet yasaklanmışken bile Ramazan ayına ait gelenekleri koruyarak gelecek nesillere aktarmaya devam etmiştir. Özbeklerin bu mübarek ayda “Ya Ramazan” ilahisini söylemeleri yüzyıllardır süregelen bir gelenektir. İftardan sonra dışarıya çıkan çocuklar gruplar halinde komşularının kapısını çalarak “Ya Ramazan” ilahisini söyler, ev sahibine iyi dileklerde bulunur. Ev sahipleri de çocuklara şeker, çikolata, para gibi hediyeler verir.

Özbekistan’da iftar “ağız açar” olarak isimlendirilir. Nişalda tatlısı, samsa böreği ve Özbek pilavı bu sofraların vazgeçilmezidir. Nişalda tatlısı sadece Ramazan ayında yapılan bir tatlıdır. Yumurta akı, şeker ve dağlarda yetişen “yetmek” bitkisinin köklerinden yapılmaktadır. Bu tatlı ailenin erkekleri tarafından yapılmakta ve bu gelenek babadan oğula geçmektedir.

. . .

Kim görür hilali şimdi, kim müjdeler,

Peygamber’in (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) gelişini müjdeler gibi Medine’ye?

Dalga dalga yayılır, görülmüştür hilal.

Müjdeler olsun, müjdeler olsun!

Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e müjdeler olsun!

Her bir kalbe, her damlaya, her zerreye müjdeler olsun!


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Zehra Korkmaz - Semerkand Aile Dergisi - Sayı:199 s.06



nizami hayat logo