Görüş Bildir

Halep’in Tarihi

Halep ve Halep tarihi.

Halep, beş binyıllık geçmişiyle peygamberler ocağı olan Dicle’den Nil’e uzanan toprakların kadim yerleşimlerinden ve gözde şehirlerinden biridir. Hz. İbrahim’in [aleyhisselâm] Halep’te süt sattığı ve sütçülerin pîri olduğu Evliya Çelebi Seyahatnâmesi gibi klasiklerde yazar. 

Bulunduğu yerlerde Allah dostu, seçkin müslümanların makamlarını inşa edip kendisine hemşeri yapan müslüman, yaşadığı şehri de sadece mekânıyla değil tarihiyle, hikâyesiyle, geçmişiyle de kendisine ait kılar. Bu ait kalma çabası, müslümanların iman gayretinin doğal bir neticesi olarak hiç durmadan devam eder. İman tazelendikçe, iman nuru arttıkça müslümanın çevresi, eşyası, mekânı da bu tazelenmeden hep nasiplenecektir. Bağdat ve Kudüs’ün uğradığı yıkım ve katliamın daha fazlasına uğramasına rağmen Halep, işte bu iman gayretinin neticesi olarak yeniden ve yeniden tazelenmiştir. Moğollar’ın Bağdat’a yaptığı zulüm herkesçe bilinir. Hülâgû, aynı zulmü Halep’e de uygulayacaktır. Birkaç kere Bizans’ın eline geçen şehir benzer bir vahşeti bir kere daha görecektir. Şiî devleti Fâtımîler’i ve Timur’u da bu yıkıcılar listesine ekleyelim. 

Tarih sahnesinde halep. Halep’te Roma-Pers ve Bizans-Sâsânî çekişmeleri.

Tarih Sahnesinde Halep


Tarih sahnesinde çeşitli siyasî mücadelelerin sahası olarak yer alan Halep, önce Roma-Pers daha sonra Bizans-Sâsânî çekişmesinde rol alır. Antikçağ’dan bu yana vuku bulan Doğu-Batı çatışmasının çeşitli safhalarından biri budur sadece. Emperyal bir gücün Akdeniz’e hâkim olmasıyla durulan bu çatışma imparatorluklar devri kapanana kadar devam edecektir. 

İslâm tarihi esas alındığında şehrin tarihinde öne çıkan belirgin bir Sünnî nüfuzu dikkat çeker. Fâtımîler ve Hamdânîler gibi Şiî güçler şehirde zaman zaman hâkim olmuştur. Fakat uzun süren Memlük ve Osmanlı hâkimiyetiyle şehir Ehl-i sünnet karakterini pekiştirmiştir. Osmanlı Devleti şehre, yaklaşık 300 kadar Halep valisi tayin etmiştir. Buraya gelen valilerden kubbe vezirliğine yükselenler olmuştur. Hatta 236 vezîriâzamın on beş-on altı tanesi de bürokrasi günlerinin bir kısmını Halep valisi olarak geçirmiştir. Halep, Osmanlı idarî teşkilatlanmasında kendisine bağlı sancaklarla bir vilayet konumunda yer almıştır. Halep vilayetinde Maraş, Antep, Adana, Urfa, Halep sancakları bulunuyordu.

Osmanlı döneminde halep şehri. Suriye ve halep tarihi.

Halep, Akdeniz’e limanı olan Anadolu içlerine açılan, çöle ve Filistin-Hicaz bölgesine uzanan bir yerde olduğu için kurulduğu günlerden beri, ticaret için çok elverişli bir noktayı teşkil ediyordu. Hitit, Roma dönemlerindeki ticarî ağda tuttuğu yeri, daha sonra da devam ettirecek bu özelliğinin yanına hac güzergâhlarında bulunmayı da ekleyecektir. Avrupa’dan gelip Kudüs’e gitmek isteyen hıristiyan hacılar Halep’te kervanlara dahil olmaktadır. Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan ve Anadolu’dan hareket eden müslüman hacılar da yine Halep’e uğrak vermektedirler. Böylece Halep hem ticarî metalar için bir transit geçiş yeri veya antrepo vazifesi görürken çeşitli maksatlarla yolculuk yapanların da duraklarından biri olmuştur. Kanûnî Sultan Süleyman’ın Bağdat seferiyle Basra Körfezi’ne kadar inmesi ve Doğu Arabistan’ın da Osmanlı idaresine dahil olmasıyla ticarî hareketlilik Şam’dan Halep’e doğru aktı. 

1548’de Venedik, 1557’de Fransa, 1586’da İngiltere Halep’te konsolosluk açtılar. Hüsrev Paşa’nın 1544’teki, Behram Paşa’nın 1583’teki valilikleri esnasında vücuda getirdikleri büyük vakıflar, şehrin iktisadî bakımdan güçlendiğine işaret ediyor. 17. yüzyılda 61 medrese, on yedi dârülhadis, 217 okul, yedi dârülkurrâ, altı imaret, iki hastahane, yetmiş tekke yanında yetmiş han ve yedi kervansaray bulunmaktaydı. Çağının en büyük çarşısı kabul edilen Halep Çarşısı’ndaki dükkân sayısı 5700 idi. 17. yüzyılda nüfusu 100.000 olan şehir, bu çağda İstanbul ve Kahire arasındaki en büyük şehirdi.



Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:

Kubbelerin Gölgesinde İslâm Şehirleri

 



nizami hayat logo