Görüş Bildir

Seher Vaktinin Fazileti

Seher vakti nedir. Seher vakti ne zamandır. Seher ne demektir. Seher vaktinde gece namazı kılmak.

Yüce Mevlâ insanları, mekânları ve zamanları birbirinden farklı yaratmıştır. Peygamberleri, âlimleri, sâlih ve velî kulları insanlar arasından; Kâbe-i Muazzama, Ravza-i Mutahhara ve Mescid-i Aksâ’yı mekânlar arasından; üç aylar denilen Recep, Şaban ve Ramazan aylarını, Cuma ve Aşûre gibi günleri de zamanlar arasından seçerek kullarının istifadesine sunmuştur.

İlâhî bir lütuf olan bütün bu nimetlerin tamamı, aslında zamanın değerini kavramak ve her anı değerlendirmekle yakından irtibatlıdır. Kur’an-ı Kerim’de, asra, on geceye, geceye ve gündüze, fecir ve kuşluk vaktine yemin edilmesi, zamanın kıymetini ifade etmesi bakımından dikkat çekicidir.

Zamanın belli bir parçasını ifade eden vakit, sûfîlerce kılıca benzetilmiş, “sen onu kesmezsen o seni keser” denilmiştir. Yine yaşadığı anın hakkını vererek şuurlu hareket eden mümin için “İbnü’l-Vakt: Vaktin çocuğu” denmiştir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin vaktin değerlendirilmesi ve boşa geçirilmemesine yönelik şu ikazı konunun hassasiyetini ortaya koymaktadır:

“İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bunlar sıhhat ve boş vakittir.” (Buhârî, Rikâk 1)

İbadetlerimizi düzenleyen bazı vakitler vardır ki müminlerin çoğu bu vakitlere riayet ederler. Farz olan namaz veya oruç için belirlenen vakitler gibi. Gözetilmesi farz olmayan vakitler de vardır. Farz olan vakitlere göre tâliplisi daha az olan bu vakitlerden belki de en kıymetlisi seher vaktidir. İnsanların çoğunun uykuda bulunduğu seher vakti, imsak vaktinden hemen önceki zaman dilimini ifade eder. Bazı âlimlere göre gecenin altıda biridir. Mevsimlere göre değişkenlik göstermekle beraber, içerisinde bulunduğumuz dönemde akşam ile imsak vakti arası yaklaşık on iki saattir. Buna göre imsaktan önceki iki saatlik zaman dilimi seher vakti olarak kabul edilebilir.
 

Seher Vaktinin Fazileti


Kur’an-ı Kerim’de seher vaktine ve bu vakti değerlendiren kulların vasıflarına dikkat çekilir. Âyet-i kerimede, müttakî olanların ebedî kalacakları cennetten ve Allah Teâlâ’nın rızasından bahsedildikten sonra, devam eden âyetlerde takva sahibi kulların duası ve vasıfları şöyle açıklanır:

“(Takva sahibi kullar) derler ki: ‘Ey Rabbimiz! Biz iman ettik. Günahlarımızı bağışla, bizi ateşin azabından koru.’ (Onlar) sabredenler, sâdık olanlar, itaat ile boyun eğenler, infak edenler ve seherlerde mağfiret isteyenlerdir.” (Âl-i İmrân 16-17)

Fahreddin er-Râzî rahmetullahi aleyh, seher vaktinde af dileyen kullar sadedinde âyeti şöyle tefsir eder: “Bil ki bu kimselerden murad, geceleyin namaz kılıp sonra dua ve istiğfar edenlerdir. Çünkü kişi ancak namaz kıldıktan sonra dua ve istiğfar ile meşgul olur. Dolayısıyla bu ifade, onların istiğfardan önce teheccüd namazı kıldıklarına delalet eder.” (Râzî, Mefâtîhu’l- Gayb, 7/167)

“Şüphesiz takva sahipleri, Rablerinin kendilerine verdikleri şeyleri alarak cennetlerde pınar başlarındadır. Çünkü onlar daha önce ihsan sahibi kimselerdi. Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı. Seherlerde bağışlanma dilerlerdi.” (Zâriyât 15-18)

Seher vaktinde istiğfar ile meşgul olanlardan bahseden bu âyet-i kerimede de takva vurgusunun olduğunu görmekteyiz. Anlaşılan o ki gece uykusunu bölmek suretiyle seher vaktini teheccüd namazı, dua ve istiğfar ile değerlendirmek müttakî müminlerin hasletlerindendir. Müttakîlerin imamı Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellemin seher vakti ibadetlerini süsleyen amellerin başında teheccüd namazı gelmekte idi. Bu O’na Rabbi’nin emriydi. Bu husustaki ayet-i kerime mealen şöyledir:

“Gecenin bir kısmında uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.” (İsrâ 79)

Teheccüd namazıyla emrolunan ve ümmetine de gece ibadetini tavsiye eden Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem, geceleri ihya edenlerin nail olacakları bereketleri ve manevi mükâfatları hadis-i şeriflerinde şöyle haber vermektedir:

“Farz namazlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.” (Müslim, Sıyâm 202)

“Gece namazını ihmal etmeyin. Çünkü o sizden önceki sâlih kimselerin âdetidir. Yine o Rabbinize yakınlıktır, kötülüklere kefarettir, günahlardan alıkoyar ve bedenden hastalıkları giderir.” (Tirmizî, Deavât 101)

“Her gece Rabbimiz, gecenin son üçte biri kalınca: ‘Kim bana dua ediyor ona icabet edeyim, kim benden bir şey istiyor ona vereyim, kim bana istiğfar ediyor onu mağfiret edeyim’ buyurur.” (Buhârî, Tevhid 35; Müslim, Müsâfirîn 168)

“Gecede bir saat vardır ki, Allah Teâlâ’dan dünya veya âhiretle alakalı bir hayır talep eden bir Müslüman o saate rastlarsa, Allah Teâlâ istediği şeyi ona mutlaka verir. Bu saat her gecede vardır.” (Müslim, Müsâfirîn 166)

Fahr-i Kâinât Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem “Cennette birtakım köşkler vardır. Dışları içlerinden, içleri de dışlarından görülür” buyurdu. Bunu işiten bir bedevi; “Bu köşkler kimler içindir ey Allah’ın Resûlü?” diye sorunca Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Sözünü güzel ve hoş söyleyen, yemek yediren, oruca devam eden ve insanlar uykuda iken geceleri namaz kılan kimseler içindir.” (Tirmizî, Birr 53)

İman ettikten sonra Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile ilk kez karşılaşan Abdullah b. Selam radıyallahu anhu O’ndan duyduğu ilk sözleri şöyle aktarır:

“Ey insanlar! Aranızda selamı yayınız, yemek yediriniz, insanlar uyurken siz geceleri namaz kılınız. Bu sayede selametle cennete girersiniz.” (Tirmizî, Kıyâmet 42)
 

Seher Vaktinde Kalkabilmek İçin


Her ibadette olduğu gibi seher vaktini uyanık geçirmek için de samimi bir niyet ve bu nimeti lütfetmesi için Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulunmak gerekir. Çünkü bu nimet sadece sâlih kullara bahşedilmektedir.

Bununla birlikte seher vaktinde zinde bir şekilde kalkabilmek için akşamdan erken yatmak gerekir. Yine imkânı olanların öğle vaktinde bir miktar uymaları da (kaylûle) faydalıdır. Zira Allah Resûlü sallallahu aleyhi vesellem “Gündüz orucu için sahur yemeğinden, gece ibadetine kalkmak için kaylûleden yararlanın.” buyurur. (İbn Mâce, Savm 22)

Gece ibadetini alışkanlık haline getirmek, bedenden ziyade kalbin haliyle ilgilidir. Kalbi destekleyen manevi tedbirleri ihmal etmemek gerekir. Farz ameller konusunda hassasiyet göstermek, tevbe, istiğfar, zikir ve sohbetten ayrılmamak, haramlardan uzak durmak, mâlâyâni denilen boş iş ve sözlerden sakınmak gerekir. Kısacası, kalbe şifa olacak amelleri ihmal etmemek, kalbi gaflete düşürecek fiillerden uzak durmak gerekir.

Kalben ve bedenen seher vaktine hazırlık yapıp gece ibadetini alışkanlık haline getiren ve bu sayede sâlih kulların zümresine dahil olan müminlerden olabilmek niyazıyla…


Aşağıdaki kaynaklardan faydalanılmıştır:
Semerkand Dergisi Sayı:291 s.42



nizami hayat logo