Kabir Ziyareti Adabı

Ölümü hatırlamak, ölüden ibret almak ve ahireti düşünmek için kabir ziyaret etmek sünnettir. Kabir ziyareti her zaman yapılabilir. Ancak özellikle cuma günü olmak üzere cumartesi ve perşembe günleri yapılması daha güzeldir. Muhammed b. Vasi (v. h. 123) (rahmetullahi aleyh) demiştir ki: “Ölüler cuma günü kendisini ziyaret edenleri bilirler. Ayrıca cumadan bir gün önce ve bir gün sonra yapılan ziyaretleri de bilirler. Bu itibarla kabir ziyaretinin en faziletli olan günü cuma günüdür.” (İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar, 5/366)
Hadis alimi Dehhak demiştir ki: “Her kim (yakınlarından) bir kişinin kabrini cumartesi gününün güneş doğmazdan öncesine kadar ziyaret ederse, kabirdeki kişi onu tanır.” Dehhak, “Bu nasıl olur?” diye kendisine soranlara ise “Cuma gününün faziletinden” diye cevap verir.
Kabristana girip, kabirlerin üzerine basmadan ziyarette bulunmak, kadın erkek bütün Müslümanlar için müstehap bir davranıştır. Ziyaret ayakta yapılır ve okunan dualar da ayakta okunur. Nitekim Rasulullah (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) Cennetü’l Baki kabristanını ziyaret ettiklerinde de böyle yapmıştır. Ancak Kur’an okumak için oturmakta bir beis yoktur.
Ziyaret edenin, ölü için Kur’an-ı Kerim okuması, ona dua etmesi gerekir. Bunların ölüye faydası çok olur. Kabir ziyaretinin müstehap olan şekli, ziyaretçinin ardını kıbleye verip yüzünü kabirdeki kimseye doğru çevirmesi ve ona selam vermesidir. Dua etmek istediğinde ise ayağa kalkar ve yönünü kıbleye çevirir. Hz. Aişe (radiyallahu anha) anlatıyor: “Rasulullah (aleyhi’s-salatu ve’sselam) buyurdular ki: ‘Kim bir mümin kardeşinin kabrini ziyaret eder ve onun yanında oturursa, kabirdeki kardeşi onunla ünsiyet eder, selamını alır. Bu durum yanından ayrılana kadar devam eder.” (Deylemi, Müsnedü’lFirdevs, nr. 6460)
Ziyaret eden kişinin kabrin başında Yasin suresini okuması müstehaptır. Enes b. Malik’ten (radiyallahu anh) rivayet edilen bir hadiste Efendimiz (aleyhi’s-salatu ve’s-selam) şöyle buyurmuştur: “Her kim kabristana girer ve Yasin suresini okursa (sevabını ölmüşlerine hediye ederse), Allah Teala ölünün üzerindeki azabı hafifletir. Okuyan kişi için de okuduğu kadar sevap vardır.” (Ayni, Umdetü’l-Kari, 4/497)
Şürünbülali (rahmetullahi aleyh), “Merakı’l-Felah” adlı eserinde, Ebu Hafs elUkberi’nin (rahmetullahi aleyh) rivayet ettiği şu hadise de yer vermiştir: Bir gün Enes b. Malik (radiyallahu anh), Rasulullah’a (aleyhi’s-salatu ve’s-selam): “Ya Rasulallah! Bizler, ölmüşlerimiz için sadaka veriyoruz, onlar adına haccedip dualar ediyoruz. Acaba bu yaptıklarımız onlara vasıl oluyor mu?’ diye sordu. Rasulullah Efendimiz (aleyhi’ssalatu ve’s-selam) şöyle cevap verdi: ‘Elbette! Sizin bu yaptıklarınız onlara ulaşmaktadır. Nasıl ki sizden birine bir tabak dolusu yemek hediye edildiğinde sevindiğiniz gibi, onlar da sevinmektedirler.” (Şürünbülali, Merakı’l-Felah, s. 569)
Ziyaret esnasında bir Fatiha ve on bir İhlas suresi okuma da yine hadis-i şeriflere dayanmaktadır. Ebu Hüreyre’nin (radiyallahu anh) rivayet ettiği bir hadiste Efendimiz (aleyhi’s-salatu ve’sselam) şöyle buyurmaktadır: “Her kim Müslümanların mezarlığına gider, orada bir Fatiha, on bir İhlas ve Tekasür suresini okur, ardından da, ‘Ey Rabbim! senin kelamından okumuş olduğum şu sureleri, bu kabirlerde yatan mümin erkek ve kadınların ruhlarına hediye ettim’ derse, kıyamet gününde, kabirde yatanlar o kimse için şefaatçi olurlar.” (Mubarekfuri, Tuhfetü’lAhvezi, 3/275)
Enes b. Malik’in (radiyallahu anh) rivayet ettiği bir hadis ise şöyledir: “Her kim bir mezarlığa uğrar da, on bir İhlas suresini okuyup kabirlerde yatanlara hediye ederse, orada yatan kişi sayısınca kendisine ecir verilir.” (Şürünbülali, Merakı’l-Felah, s. 569)
Kabir Ziyareti Sırasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Mezarlığa girilip selam ve dua ettikten sonra, huzuru sağlamak, tefekkür etmek ve ölenlerden ibret almak maksadıyla oturmakta ve oturur vaziyette Kur’an okumakta bir beis yoktur. Özellikle, kandil geceleri gibi mübarek gecelerde de kabir ziyareti yapılır. Keza bereketli zamanlarda, Zilhicce’nin 10’unda, bayram günlerinde, aşure gününde ve sair mevsimlerde kabirler ziyaret edilebilir.
Sokaklara (çarşı pazar gibi yerlere) kabristanlık yapmak mekruhtur. Kabrin başında mum, ateş yakmak mekruhtur; bidattır. Ölen bir kimsenin elbisesi, işe yaramaz ise yakılır; işe yarar, giyilebilirse yakmak caiz olmaz. (el-Fetava’l-Hindiyye, 5/350)
Ehl-i Sünnet alimlerince, ölenin ardından yapılan hayırların, sadakaların, dua ve istiğfarların, okunan Kur’an-ı Kerim tilavetlerinin sevabı ve sair zikirlerden hasıl olan sevap, ölünün ruhuna bağışlanabilir.
“La ilahe illallah’ı çok söyleyerek imanınızı tazeleyin!” (Hakim, el-Müstedrek, 4/256) “Zikrin en faziletlisi la ilahe illallah’tır” (Tirmizi, Deavat, 9) gibi daha pek çok hadis-i şerif, kelime-i tevhidin ne denli faziletli bir amel olduğunu göstermektedir. Bu açıdan ölen kimsenin ruhuna bağışlanmak üzere kelime-i tevhid çekilmektedir. Ne kadar çok zikredilirse o kadar sevabı vardır.
Geçmişte Beyazıd-ı Bistami, Molla Hüsrev, İbn Kemal, Molla Aliyyü’l-Kari (rahmetullahi aleyhim) gibi Allah dostları, vasiyetnamelerinde kelime-i tevhidin okunmasını yazmışlardır. (Ebu Said Muhammed el-Hadimi, Berika Şerhu Tarika, 2/459)
Bütün Müslümanlar kabir ziyaretinde bulunabilirler. Hz. Peygamber (aleyhi’s-salatu ve’sselam), cahiliye alışkanlıklarının devam ettiği dönemde kabir ziyaretini bir ara yasaklamış, ancak bunu daha sonra serbest bırakarak, “Size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Artık kabirleri ziyaret edebilirsiniz. Çünkü bu size ahireti hatırlatır” (Müslim, Cenaiz, 36/106; Ebu Davud, Cenaiz, 77) buyurmuştur.
Bu itibarla kadınlar da kabirleri ziyaret edebilirler. Nitekim Hz. Peygamber (aleyhi’s-salatu ve’sselam), çocuğunun kabri başında ağlamakta olan bir kadına sabırlı olmayı tavsiye etmiş, onu ziyaretten menetmemiştir. (Buhari, Cenaiz, 7, Ahkam, 11; Müslim, Cenaiz, 15)
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:215 s.50