İyi Bir Komşunun Kıymeti Paha Biçilemez

İnsan hayatta olduğu müddetçe yanında, yakınında muhakkak birileri bulunur. İnsanlarla iletişim halinde olur, münasebetler kurar, çevre edinir. Bu, hayatın gereğidir. Ailemizden sonra en yakınlarımız komşularımızdır. Komşu, zor zamanımızda yardım istediğimiz, sevinçli anlarımızda mutluluğumuzu paylaştığımız insanlardır. İyi bir Müslüman olmanın şartı da komşularla münasebetleri iyi tutmak, onlara iyilikte bulunmaktır.
İnsan için hem bu dünyada hem de ahirette iyi kimselerle beraber olmak mutluluk ve huzur vesilesidir. İyi bir komşu da insana her daim huzur, mutluluk verir. Ne var ki günümüz dünyası, büyük şehirlerin çok katlı binaları bu mutluluğu gün geçtikçe elimizden aldı. Aynı apartmanda yaşadıkları halde yardımlaşma ve dayanışma içinde olamayan, birbirleriyle tanışmayan, konuşmayan nice insan var. Bir selamı bile esirgeyen, komşusunun mutluluğundan, sıkıntılarından, yaşamış olduğu kayıplardan günler sonra haberdar olan yahut hiç haberi olmayan insanlar var. Halbuki atalarımız “Ev alma komşu al”, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözlerini boşuna söylememişlerdir. İnsan evinde bir sıkıntı yaşadığında yardımına ilk koşacağı, mutluluğunu ilk paylaşacağı kimse komşusudur. İyi komşu insana her daim huzur verir.
Gelin size komşuluğun kıymetiyle ilgili bir hikaye anlatayım. Osmanlı vezir-i azamlarından Hekimoğlu Ali adında çok cömert ve hal ehli zatlardan olan bir paşa varmış. Paşanın komşularından birinin paraya ihtiyacı olmuş ve bu sebeple evini satılığa çıkarmış. Eve bakmaya gelen alıcılar, “Kaça veriyorsun?” dediklerinde, “Yüz bin akçeye” diye cevap vermiş. Alıcılar, “Senin bu küçük evin o kadar eder mi?” diye sorunca ev sahibi, “Ya siz, Hekimoğlu Ali Paşa’nın komşuluğunu kaça almak istiyorsunuz?” demiş. “Komşu satın alınır mı?” dediklerinde, “Ev komşu için alınır. İyi bir komşu, bir şey istenildiğinde hemen verir. İstenilmezse ‘Bir şey lazım mı?’ diye sorar. Kendisine kötülük edene iyilik eder. İşte Hekimoğlu Ali Paşa da bunlardan biridir. Böyle bir komşuya sahip olmak için evime yüz bin akçe çok mudur?” diye cevaplamış. Bu söz Hekimoğlu Ali Paşa’nın kulağına gidince tebessüm etmiş, ev sahibini çağırmış, ona yüklü bir para verip şöyle demiş, “Bununla ihtiyacını gider, evini satma. Senin gibi kadirşinas komşudan ayrılmak istemiyorum”
Aziz dostum! İnsanın aile fertlerinden sonra en çok münasebet içinde olduğu kimseler komşularıdır. Kişi kendi mirasçıları olan yakınlarına, çocuklarına, ana babasına, kardeşlerine nasıl davranıyorsa, komşularına da öyle davranmalıdır. Zira Rasulullah (aleyhi’s-selatu ve’s-selam), “Cebrail, bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki onu mirasçı kılacak sandım” (Tirmizi, Birr, 28) buyurmaktadır. Efendimiz, gerçek bir Müslüman olmayı komşularla iyi geçinmeye bağlamıştır. İyi bir komşu olmak ise çok zor değildir. Örneğin, apartman kapısında karşılaşınca vereceğimiz bir selam, göstereceğimiz bir güler yüz, samimi bir hal hatır sorma, gerektiğinde kapı komşumuzun bir ihtiyacını giderme, derdiyle dertlenme, pişirdiğimiz yemekten bir tabak da olsa ikram etme muhabbet bağlarının kuvvetlenmesini sağlar. Hem dinimiz bu güzel davranışları sadaka olarak değerlendirmiştir.
Allah Teala bizleri komşu haklarına riayet edenlerden eylesin. Her daim güzel komşularla karşılaştırsın. Vesselam…
Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:208 s.47