Görüş Bildir

Bu Zamanda Huzurla Yaşamak Mümkün Mü?

Bu zamanda huzurla yaşamak. Elalem ne der diye düşünerek yaşamak.

Öyle bir devirde yaşıyoruz ki herhalde Peygamber Efendimizin (aleyhi’sselatu ve’s-selam) tarif ettiği son çağ olsa gerek. Dürüst insanlar fitne fesat korkusundan kenara çekiliyor, insanların arkasından konuşanlar, masumlara dil uzatanlar, zulmedenler rahatlıkla meydanlarda boy gösteriyor. İnsan yedi kapılı bir evde yaşasa, yedi kapıya kırk kilit de taksa yine zalimlerin dedikodusundan, fitnesinden kurtulamıyor. Onların illaki bir yakıştırmasına maruz kalıyor.

Sadi Şirazi, o kimseleri şöyle tarif ediyor:

“Bir kimse yalnızlığa çekilip kendi aleminde insan arasına karışmadan yaşasa, onun için ‘Bu iki yüzlünün biridir, numara yapıyor. İnsandan sanki şeytandan kaçarmış gibi kaçıyor’ derler. Güzel yüzlü ve sıcak kanlı ise o zaman da ona ‘iffetsizdir’ derler. Zengini çekiştirerek derisini yüzerler. ‘Eğer bu alemde bir firavun varsa, işte budur’ derler. Şayet biri de fakir ise ve zaruretten sızlanıp kıvranıyorsa onun için de, ‘Uğursuz sefil; bu hal onun beceriksizliğindendir, kabahat kendisinindir’ derler. Varlıklı bir adam düşecek olursa sevinip bunu fırsat bilerek derler ki: ‘Oh olsun, Allah ne güzel yaptı, kibrinden yanına varılmıyordu. Malına mevkiine güveniyor, her yükselişin bir düşüşü olacağını aklına getirmiyordu.’ Bir fakirin işi yoluna girer, hali vakti iyileşirse, ‘Felek böyle alçakların elinden tutar’ derler.

İşiyle meşgul olanı görürler, ‘Aman ne kadar haris bir adam, gözü bir türlü doymuyor, para delisi’ derler. Biraz tembellik etsen, ‘Dilenci huylu, bedavacı’ yakıştırması yaparlar. Güzel konuşmayı beceremiyorsan ‘cahil’ derler. Tahammülü olanlara ‘Korkusundan sesini çıkaramıyor’ derler. Az yiyen için ‘Mirasçılarına saklıyor’, helalinden yiyip içene ‘Pisboğaz, mideci’ derler. Biri zengin olduğu halde basit ve sade giyiniyorsa ‘Akılsız, kendi parasını kendisinden esirgiyor’ diye dil uzatırlar. Ancak, adam güzel bir ev yaptırıp süslese ve güzel giyinse, bu sefer de ‘Şeddat gibi binalar yaptırıyor’ diye onu canından bezdirirler. Seyahate çıkmamış olanları adam yerine koymayıp, ‘Evinden çıkmayan adamda hiç ilim, hüner ve marifet olur mu?’ derler. Bir seyyahı görseler bu sefer de ‘Avare serseri, iyi bir şey olsa zaten şehirden şehire sürünüp durmazdı’ diye adama laf söylerler. Yatıp kalktıkları yer bile incinir diye bekarları kınarlar; evlenirlerse de ‘Gönlü yüzünden eşek gibi boynuna kadar çamura battı’ derler. Öfkeli ve asabi olan için ‘Daha nefsine hakim olamıyor’ derler. Sabırlı, halim selim olanlardan ise ‘izzeti nefissiz’ diye bahsederler. Bir adam cömert ise ‘Ne diye saçıp savuruyorsun, yarın namahrem yerini örtecek bez parçası bile bulamayacaksın. Bir elinle önünü öbür elinle arkanı kapatmak zorunda kalacaksın’ diye onu ayıplarlar. Birisi kanaatkar ise tutumuna laf ederek ‘Bu da babası gibi olacak. O da yemedi, içmedi, biriktirdi ve sonunda hasret gitti’ derler. Çirkine çirkindir, güzele güzeldir diye dil uzatırlar, cefa ederler.”

Aziz dostum! Melek gibi göklere uçacak olsan, suizan sahibi biri muhakkak eline eteğine yapışır. Uğraşıp çalışmakla Dicle’nin suyu bağlanır da kötü fikirlinin dili bağlanmaz. Dil uzatanların elinden hiçbir türlü kurtulamayız. Biz iyisi mi yüzümüzü Hakk’a çevirelim. Bırakalım, halk ne derse desin. Allah (celle celalluhu) kulundan hoşnut olduktan sonra, halk ister memnun kalsın, ister kalmasın... Bu fitne fesat devrinde zor da olsa huzurla, dosdoğru yaşayabilmek için aman, başkalarının laflarıyla gönlünü yormayasın.


Aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır:
Semerkand Aile Dergisi Sayı:179 s.48



nizami hayat logo